27 Kasım 2009

DÜNDEN BUGÜNE ARAL GÖLÜ

Aral Gölü, dünyanın en büyük iki çölü olan Karakum ve Kızılkum çölleri arasında kalan dünyanın en büyük ikinci gölü idi. Bu gölü 2200 km uzunluğundaki Sırderya ve 2500 km uzunluğundaki yüksek debili Amuderya nehirleri besliyordu.

1960 yılına kadar Aral gölü dünyanın en büyük dördüncü gölü idi. Marmara Denizi’nin altı katı büyüklüğündeydi ve derinliği 54m’yi buluyordu.


Aral Gölünde ondan fazla balık çeşidi bulunuyordu. Bu balıkların büyük çoğunluğu tüketilemediğinden konserve fabrikalarına götürülüyordu. II. Dünya Savaşında Stalin döneminde SSCB artan pamuk ihtiyacını karşılamak için pamuk ekimini arttırmaya karar verdi. Pamuk ekonomik bir bitkiydi ve bir süre sonra pamuk ekimi yasaklandı.

Pamuk çok fazla su isteyen bir bitkidir. Bu artan ihtiyacı karşılamak için devlet Arala Gölünü besleyen Sırderya ve Amuderya nehirlerinin sularını kesti. Aral Gölü hızla küçülmeye başladı. Kısa sürede alanın % 50’si hacminin % 70’ini kaybetti.


Pamuk yetiştirilen topraklar aşırı sulamadan dolayı yeraltındaki sular ve nitratlar toprak yüzeyine çıktı. Balıklar hızla ölüyordu. Konserve fabrikaları hızla kapanıyordu. Pamuk yetiştirilen topraklar hızla çölleşiyordu.

Önce 3 kg/da olan gübre ve pestisit kullanımı50 kg/da’a kadar çıktı.Yer altındaki sularla birlikte gübre, pestisit, tuz ve nitratlar Aral Gölüne akmaya başladı. Denizdeki tuz oranı 3 katına çıktı. Artık Aral gölü ölü göl idi. Tek bir bitki ve balık yaşamıyordu. Yüzlerce bitki türü yok olmuştu. İnsanların % 90’ı kan hastalıklarına yakalanıyordu. Bebekler doğar doğmaz ölüyordu. Hastaneler dolup taşıyordu.


1990 yılında SSCB yıkınca artık Aral, SSCB’nin değil, Aral gölü etrafındaki Tacikistan, Kırgızistan, Türkistan, Özbekistan’ın sorunu olmuştu. 1993 yılında bir heyet toplandı ve çözüm aranmaya başlandı. Sırderya ve Amuderya Nehirlerinin kanallara akan suları kesildi ve artık Aral Gölü’ne akmaya başladı.


Halk topraktan barajlar ve bentler ve yapmaya başladı. Kısa sürede Aral eski yaşamına dönmeye başladı. Aral gölü kısa sürede sularla beslenmeye başladı.

İnsan eliyle yok olan göl kısa sürede yeniden oluşmaya başladı. Doğa çok acı intikam almasını bilmişti ama affetmeyi de bilmişti.


Aral Gölündeki Rönesans Adası’nda dünyanın en zararlı bakterisi “Antraxt” üretiliyordu. Bu bakterilerin ne olduğu halen bilinmiyor.

26 Kasım 2009

GİTMEK

Bu günlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasına
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir..
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hani kendimizden razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık
Alışkanlığın verdigi rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kaliyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağım köpeğim olduğunun farkında
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az
Sadece kaymak tabakası
Hepmiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün
Sabah 9, aksam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadı hiç.
Ama olsun... istemek de güzel.
CAN YÜCEL

MSN KULLANANLAR DİKKAT

Hotmail, Msn Messenger, Facebook gibi ortamlarda şifrenizi korumak için mutlaka bunları uygulayın.
Virüse karşı; tüm hesaplarınız için tek bir şifre yerine, her hesap için ayrı ayrı şifre oluşturun. Zaman gazetesinin haberine göre, ağ saldırılarının çoğunda 'insan faktörü'nden yararlanılır.


1- Antivirüs, antispy, antiphising, antispam, uygulama kontrolü ve güvenlik duvarı içeren kapsamlı güvenlik teknolojilerini kullanın.

2- Sadece lisanslı yazılım yükleyin. Kullanacağınız lisanslı yazılımın büyük yatırım, sürekli araştırma ve geliştirme çalışmalarıyla ortaya çıktığı bir gerçek.

3- Yasal yazılım, düzenli bir şekilde güncelleniyor.

4- Güvenliğinizi göz önünde bulundurup kullandığınız yazılımı gözden geçirin ve bilgisayarınızı zararlı yazılımlara karşı düzenli olarak tarayın.

5- Ağ tehditleri ve yeni türde dolandırıcılıklara karşı gerçeğe uygun haberleri dikkate alın.

6- MSN, Facebook gibi sosyal ağlar ve sohbet ortamlarında kredi kartı, şifre gibi kişisel bilgileri asla paylaşmayın. Karışık şifreler kullanın ve şifrenizi sık sık -en az ayda bir kere- değiştirmeyi de ihmal etmeyin.

7- Ağ saldırılarının çoğunun 'insan faktörü'nden yararlanıp sadece merakınızı çekerek başarılı olduğunu unutmayın. İndirip çalıştırdığınız tüm dosyaların bağlantılarına dikkat edin.

8- Tüm hesaplarınız için tek bir şifre yerine, her hesap için ayrı ayrı şifre oluşturun. Aksi takdirde özel bilginize sızan korsanın çözeceği şifreyle, bütün hesaplarınızı kolayca ele geçireceğini unutmayın.

9- İnternette dolaşan her bilginin başkaları tarafından okunabileceğini asla unutmayın. Çok gizli bilgiler içeren e-postalar yollayacaksanız, içeriğin başkaları tarafından okunmasını engelleyen yazılım ve sertifikalar kullanın.

10- Kötü amaçlı yazılım yaymaya çalışanlar tanınmış insanların popülaritesinden ya da Google aramalarında üst sıralarda çıkmak üzere tasarlanmış sayfalar oluşturmaya yönelik popüler arama terimlerinden yaygın bir biçimde yararlanıyorlar. Girdiğiniz internet sayfalarına dikkat edin.

25 Kasım 2009

KADINLARLA BİLGİSAYARLARIN BENZERLİĞİ



1. İkisi de elektrik almak ister..

2. İkisi de hiçbir şey yapmıyormuş gibi gözükse de arka planda kullanıcıdan habersiz bir çok iş yürütür..

3. İkisinde de ne kadar çok paranız varsa o kadar iyi "donanım"lısına sahip olursunuz.

4. İkisinin de durup dururken niye bozulduğunu anlayamazsınız.

5. İkisi de alışkanlık yapar

6. Verim almak için ikisine de nazik davranmak gerekir.

7. İkisi de erkekler için olmazsa olmaz severiz yani…

8. İkisini de ne kadar iyi kullanırsan kullan sonunda saç baş yolduran cinslerdir.

9. İkisi de belirli aralıklarda error verir.

10. İkisi de hassastır sağı solu pek belli olmaz bir hard disc yakar diğerinin migreni tutar.

11. İkisi de bozulduğunda hiçbir dediğinizi yapmaz

12. İkisinin de başkaları tarafından kullanılması istenmez.

13. Ve en önemlisi ikisinin de hafızası çok güçlüdür hiçbir şeyi unutmaz. O yüzden dikkat etmek gerekir.

24 Kasım 2009

TEMEL'DEN DERİN SORULAR

Temel yere bir daire çizip bu dairenin içinde horon tepmeye baslamış.
Niçin?
Kendi çapında eğlenmek için.

Temel sigarasını bir metre uzunluğundaki ağızlığa takıp içiyormuş.
Niçin?
Doktoru sigaradan uzak durmasını söylediği için.

Temel her gece yatmadan önce ayaklarına böcek ilaci sıkıyormuş.
Niçin?
Ayaklarında karıncalanma olduğu için .

Temel eşinin yaş gününde ne almıs?
Kurulanması için bir havlu.

Temel hamile karısının çok su içmesine izin vermiyormus. Niçin?
Bebek yüzme bilmiyordur diye...

Temel her yemekten sonra cebine bir kaşık koyuyormus. Niçin?
Doktoru yemeklerden sonra bir kaşık almasını söylediği için...

Temel hasmına tehtid mektupları yazarken eldiven giymiş. Neden?
El yazısı tanınmasın diye.
Milyarder Temel'in çocukları, derslerini villalarının bahçesinde yapıyorlarmış. Niçin?
Temel'e "zengin adamsın, çocuklarını dışarıda okut " dedikleri için ...

Temel dolmakalemiyle mektup yazarken birden çok hızlı yazmaya başlamış
Neden?
Dolma kalemin mürekkebi bitmek üzereymiş .

Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fıçı ile gitmiş. Niçin?
Doktoru altı ay sonra idrarınla birlikte gel demiş.

Temel saçını ıslatmadan sampuanlıyormuş. Niçin?
Şampuanın etiketinde "kuru saçlar içindir" diye yazdığı için.

Atletzim şampiyonasına katılan Temel, doping yapmasına rağmen sonuncu olmuş
Neden?
Doping yaptığı anlaşılmasın diye.

Temel yeni satın aldığı arabasını kullanırken kahkahalarla gülüyormuş.
Niçin?
Dostları güle güle kullan demiş.

Temel yeni aldığı ayakkabısınıbir hafta giymemiş Neden?
Satıcı bir hafta kadar ayağınızı sıkabilir dediği için.

Temel araba kullanırken sık sık cebinden küçük bir kağıt çıkarıp okuduktan sonra tekrar cebine koyuyormus. Ne mi yazıyormuş bu kağıtta?
Gaz pedalı sağda, fren solda

TEMEL'DEN SEÇMELER


Temel yolda Cemal ile karsılaşmıs.Cemal'e sormuş
Bugün çok güzel bir yemek yedum.Pil pakalum adı nedur?
Sana bir ip uc viriyim ''P''harfi ile basliyu ..

Cemal:
-Pilav
Temel:
-Hayır

Cemal:
-Patetes
Temel:
-Hayır

Cemal:
-Prasa
Temel:
-Hayır pilemedun

Cemal:
-Peki nedur?
Temel:
-Parpunya
-------------------------------------------------------------------------

Temel sabah uçağı ile Paris'e gidiyor. İşlerini tamamlayıp aksam uçağı ile İstanbul'a dönecek. Aksilik uçağı kaçırır. Saat hesabını sorar. Eline bir fatura tutuştururlar :
400 $ !!! Temel şaşırır
"Lan bir başımızı koyduk ve kalktık 400 dolar olur mu?"der
"Ama efendim hizmetlerimiz var."
Temel tekrar faturaya bakar T.K.P 100$
"T.K.P ne?"
"Tenis kortlarini kullanma parası"

"Ben kullanmadim ki, der Temel"
"Kullansaydınız efendim 6 tane kortumuz var", der resepsiyon memuru.
Temel yine faturaya bakar. H.K.P 150$
"Bu ne?"
"Havuzu kullanma parası."

"İyide kullanmadim ki" der Temel. Resepsiyon memuru gayet sakin bir şekilde;
"Kullansaydınız 3 tane havuzumuz var 2 tanesi olimpik."
Temel çok sinirlenir ve hemen bir kalem ister ve faturanın altına yazmaya başlar.
"T.S.P 500$." ve resepsiyon memuruna uzatır.

"Ver bakalim 100$ sizin de bana 500$ borcunuz vardır" der Temel.
Resepsiyon memuru şaşırır
"T.S.P ne oluyor?"
"Temeli Si..me Parası."
"Aman efendim olur mu öyle şey. Estagfurlah!" der resepsiyon memuru
"Kardeşim g... bütün gece burdaydı, si...seydiniz!"
----------------------------------------------------------------------
Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş.
Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylık ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş.

Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri:

"Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!

**********************************************************

Her ülkenin genetik bilimcileri yeni buluşlarını anlatıyorlarmış. Alman genetikçi "Balık ile devenin genlerini birleştirdim. Ortaya yepyeni bir hayvan çıktı. Kolestrolsüz et üretiyorum." demiş.
Amerikalı genetikçi "Tavuk ile dana genini birleştirdim, çabuk üreyen bir hayvan yarattım ve dolayısı ile açlık sorununu çözeceğim" demiş.

Bizim genetikçi Temel, "Karpuz geniyle karafatma genini birleştirdim." demiş. Herkes merakla Temel'e dönüp sormuş?:
"İyi de ne işe yarıyor?" Temel, "karpuzu kesince" demiş, " Bütün çekirdekler kaçıyor!..."

23 Kasım 2009

8 GENÇLİK İKSİRİ

SARIMSAK
Sarımsağın kokusunun nedeni olan Allicin, kuvvetli bir antioksidan. Vücudun ihtiyacı hidrojen sülfiti sağlayan sarımsak böylelikle damarların rahatlamasına ve kanın akışının hızlanmasına olanak sağlıyor.

YUMURTA
Bir yumurtada 9 önemli amino asit ve 6 gram protein olması yumurtanın bu listeye girmesine imkan sağlıyor. Özellikle yaşlıların görme sorunlarının başında gelen sarı benek rahatsızlığına iyi gelen lütein, katarakta iyi gelen zeaksantin ve kalp ve beyin rahatsızlıklarının önüne geçen kolin içeren yumurta barındırdığı D vitamini sayesinde sağlıklı bir besin maddesi olarak tanımlanıyor.

YABAN MERSİNİ
Yabanmersininde bulunan pigmentlerin strese iyi geldiği açıklanırken beynin dopamin salgılamasına yardımcı oluyor. Mutluluk, sağlıklı hafızaya imkan tanıyan yabanmersini vücut koordinasyonuna olumlu katkılar yapıyor.

ISPANAK-LAHANA
Ispanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler kanserle mücadele etmeye yardımcı C vitamini, karoten ve lif barındırmasının yanında genç kalmayı sağlayan antioksidan barındırıyor.

BROKOLİ
Kanserle mücadele etmeye yardımcı olan brokoli, tam bir antioksidan deposu. Barındırdığı D vitamini ve kalsiyum sayesinde vücuda güç veriyor.

SOMON
Somon, kalp hastalıklarının önüne geçerken barındırdığı omega-3 asiti nedeniyle beynin gelişmesine yardımcı oluyor, alzheimer gibi hastalıkları engelliyor.

PANCAR
En önemli B vitamini folik asiti barındırıyor. Pancarda bulunan betanin çok önemli bir antioksidan ve kötü kolestrol seviyesini en aza indiriyor.

KETEN TOHUMU
Barındırdığı yüksek omega-3 asiti nedeniyle çok sağlıklı bir besin olan keten tohumu barındırdığı linyin sayesinde kolestrolün önüne geçiyor.
http://www.ensonhaber.com/saglik/240460/8-genclik-iksiri.html

"B" VİTAMİNİ TAKVİYESİNDEKİ TEHDİT

Gıdalara ve vitamin desteğine dikkat!

Birçok batı ülkesinin aksine gıdalara folik asit takviyesi yapılmayan Norveç'teki bir araştırmada, folik asit ve B12 desteği alan kalp hastalarının kansere yakalanma oranı, bu vitamin desteklerini almayanlara göre daha fazla çıktı.

AKCİĞER KANSERİNE YAKALANMA RİSKİ DAHA FAZLA
Norveçli araştırmacılar, folik asit ve B12 desteği alan kalp hastaları arasında akciğer kanserine yakalananların oranının, genel nüfusuna göre yüzde 25 daha fazla olduğunu ortaya koydu. Araştırmada ayrıca, vitamin desteği alanların diğer kanser hastalıkları ve diğer rahatsızlıklardan ölüm oranı da daha yüksek çıktı. Bergan kentindeki Haukeland Üniversitesi Hastanesi doktorlarından Marta Ebbing ve ekibinin yaptığı, tıp dergisi American Medical Association'da yayımlanan çalışmada, üç yılı aşkın süre folik asit takviyesi verilmesinin kanser hücrelerinin büyümesine neden olabileceği belirtildi.

Birçok ülkede gıdalara folik asit takviyesi yapılmasının yararlarıyla ilgili de yeni soru işaretlerinin gündeme getirildiği çalışmada, sonuçların diğer ülkelerde doğrulanmasına ihtiyaç olduğuna işaret edilerek, gıdalara yapılan vitamin takviyesinin yaygın kullanımının ardından güvenli biçimde izlenmesi çağrısında bulunuldu. Vücudun yeni sağlıklı hücreler oluşturmasına yardım etmesi ve hamilelik öncesi kadınların spina bifida (omurga açıklığı) gibi ciddi doğum kusurlarının önlemesi için gerekli miktarda almasına özen gösterilen folik asit ve B vitamini, ABD dahil birçok ülkede un ve pirinç gibi ürünlere ekleniyor. Daha önceki çalışmalarda da folik asit takviyesinin kanser riskini artırabileceği endişeleri gündeme getirilirken, Norveç'te gıdalara folik asit takviyesi yapılmamasının bu ülkedeki deneklerin, folik asidin kanser üzerine etkileriyle ilgili iyi bir çalışma olanağı sağladığına dikkati çekildi.

TAKVİYELERİN KALBE YARARI OLMADIĞI SAPTANDI
Norveç'teki çalışmada Ebbing ve ekibi, (kalp krizleri ve inmelerle bağlantısı bulunan) bir amino asit olan homosistein düzeyini düşürmek için folik asit ve B12 vitamini alan kalp hastalarıyla ilgili geniş çaplı iki araştırmayı inceledi. Ebbing ve ekibinin üç yıllık çalışmasında, takviyelerin kalbe yararı ortaya konmadı, ancak ekip, üç yılı aşkın süre takviye vitaminlerin kanser riskiyle bağlantısı olup olmadığını izledi. Çalışmada, 6 bin 800'ü aşkın hastadan folik asit ve B12 desteği alanların kanser olma, kanserden ya da başka hastalıktan ölme riski daha fazla çıktı. Bulgular, kanser riski artanlarda akciğer kanserinin daha fazla görüldüğünü de ortaya koydu. Mart ayında yapılan bir çalışmada da folik asit desteğinin prostat kanseri riskini artırdığı, Nisan ayındaki bir çalışmada da gıdalara folik asit takviyesi yapılmasının kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı kaydedilmişti.
http://www.ensonhaber.com/saglik/240459/b-vitamini-takviyesindeki-tehdit-.html?interstitial=true

BAĞLANMAYACAKSIN

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YUCEL

18 Kasım 2009

FIKRA

Birgün bir Amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:

-Karınmı yoksa devletin mi.
_Amerikalı düşünmeden cevaplamış:
-Devletim demiş oradakiler:

-O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur. Adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamayarak:
-Yapamayacağım demiş. Daha sonra bir Türk milletvekilini aynı odaya almışlar.
Aynı soruyu sormuşlar:
-Karınmı yoksa devletin mi?
Milletvekili hiç düşünmeden:
-Devletim demiş ‘
-O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur. Odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş. Çıkınca sormuşlar:
-Ne oldu.’
-Sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.

SATILIK KÖPEK YAVRULARI

"SATILIK Köpek YAVRULARI" iLANININ hemen ALTINDA küçük bir çocuğun başı gözüktü ve çocuk dükkan sahibine sordu :

- "Köpek YAVRULARINI kaça SATIYORSUNUZ?" Dükkan sahibi :
-"30 dolarla 50 dolar ARASINDA degisiyor FiYATLARI" dedi "Benim 2 dolar 37 sentim var" dedi çocuk "Bir bakabilir miyim yavrulara" Dükkan sahibi gülümsedikten sonra bir ISLIK çALDI ve köpek kulübesinden beş tane yumak halinde yavru çıktı. Yavrulardan biri arkadan geliyordu. Küçük çocuk yürümekte zorluk çeken sakat yavruyu isaret edip sordu : "Bunun nesi var?" Dükkan sahibi onun kalça çıkığı olduğunu ve hep sakat KALACAĞINI AÇIKLADI.

Küçük çocuk HEYECANLANMIŞTI. "Ben bu yavruyu SATIN almak istiyorum. Dükkan sahibi : "HAYIR o yavruyu SATIN alman gerekmiyor. Eğer gerçekten istiyorsan o yavruyu sana bedava veririm" Küçük çocuk birden sinirlendi. Dükkan sahibinin gözlerinin içine dik dik bakarak :
-"Onu bana vermenizi istemiyorum .O da diger yavrular kadar değerli ve ben FiYATINI tam olarak ödeyeceğim. ASLINDA şimdi size 2 dolar 37 cent vereceğim ve geri KALANINI ayda 50 cent ödeyerek tamamlayacağım,tabiiki kabul ederseniz"

-Dükkan sahibi çocuğu ikna etmeyeçalıştı :
-"Bu köpegi gerçekten SATIN almak istediğini SANMIYORUM. Bu yavru hiçbir zaman diğer yavrular gibi koşup, ZIPLAYAMAYACAK ve seninle oynayamayacak.

-" Bunun üzerine küçük çocuk eğildi, pantolonunu SIVADI ve büyük bir metal parçasıyla destekledigi sakat BACAĞINI dükkan sahibine gösterip, TATLI bir sesle :
"Ben de çok iyi KOŞAMIYORUM ve bu yavrunun kendisini çok iyi anlayacak bir sahibe gereksinimi var" dedi… maktaSaklı.

DOST DEDİĞİN

Her rüzgâr savuracak bir toz bulur.
Her hayal yaşanacak bir can bulur...
Her düş gerçekleşecek bir umut bulur...
Kolay bulunmayan tek şey güzel bir dostluktur...
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik...
Ama basit bir sanatı unuttuk...

İNSAN gibi yaşamayı biliyor muyuz?
Zengin; çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir.

Kalp zenginliğinden mahrum olan kimse, ne kadar geniş servete sahip olursa olsun yine fakirdir. Tamamı ve hırsı sebebiyle de halk nazarında hakirdir. Kalbi zengin olan kimse de ne kadar fakir olsa herkesin nazarında muhteremdir.

Paylaşacak dostlarınız yoksa iyi şeylere sahip olmanın bir zevki yoktur.
Dost dediğin, sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli.

Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı, dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı,dost dediğin fanatik olmalı,bütün dünya seni üzdüğünde bile sana moral vermeli,güzel haberler aldığında seninle dans etmeli ve ağladığında seninle ağlamalı, ama hepsinden daha çok,

dost matematiksel olmalı!
Sevinci çarpmalı,
Üzüntüyü bölmeli,
Geçmişi çıkartmalı,
Yarını toplamalı...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı Sevgiye herzaman yeri olan yüreği kocaman dostlara...

14 Kasım 2009

EN TEHLİKELİ BİLGİSAYAR VİRÜSÜNE DİKKAT

Conficker virüsü hala en çok görülen kötü amaçlı yazılım olduğu belirlendi.

Merkezi ABD San Diego'da bulunan ESET yazılım firmasının Dünya Tehdit Raporu'ndan derlediği bilgilere göre, antivirüs programı NOD32'yi geliştiren yazılım kuruluşu ESET'in, virüs raporlama yazılımı ThreatSense, geçtiğimiz ay dünya çapında en çok görülen kötü amaçlı yazılımın, yüzde 8,85 ile Win32/Conficker olduğunu belirledi.

Conficker, işletim sisteminde bulduğu açık sayesinde geçerli kullanıcı bilgilerine ihtiyaç duymadan sisteme girebiliyor.

Conficker, bir bilgisayarda çalıştırıldığında, Windows Otomatik Güncelleştirmeler, Windows Güvenlik Merkezi, Windows Defender ve Windows Hata Raporlama gibi sistem hizmetlerini devre dışı bırakıyor.

Virüs, daha sonra ek bir yazılım indirip kişisel bilgilere kötü amaçlı kişiler tarafından ulaşılmasını sağlıyor. Solucan Windows'da, Svchost.exe, Explorer.exe ve Services.exe gibi isimlerle görünüyor.

Bilgisayarlara yönelik tüm dünyada karşılaşılan en yüksek ikinci tehdit ise yüzde 7.73 oranı ile USB Flash Disk gibi çıkarılabilir depolama cihazlarından geliyor. Kendilerini bu tür ürünlere kopyalayan zararlı yazılımlar, bilgisayarın otomatik olarak devreye girmesi nedeniyle bir anda sisteme yayılabiliyor.

Tehdit raporunun üçüncü sırasında ise yüzde 7.29 ile çevrim içi oyunlar yoluyla yayılan Win32/PSW virüsü yer alıyor. -CONFICKER- Bilişim uzmanları, Conficker ve benzeri yazılımlardan korunmak için kullanıcılardan sistem yamalarını güncel tutmalarını, "Auto Run - Otomatik çalıştır" özelliğini devre dışı bırakmalarını ve paylaşılan klasörlerini sınırlandırmalarını öneriyor.

Rapora göre Conficker yazılımı, yüzde 28,08'lik oranla en çok Ukrayna'da görülürken Ukrayna'yı yüzde 18,69 ile Rusya ve 15,21 ile Güney Afrika izledi. Türkiye'de bu oran ise yüzde 5,98 oranında belirlendi. Ancak bilişim uzmanları bu rakamın çok daha fazla olduğunu ifade ediyor.
ensonhaber.com

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRELİM

Şimdi bağışıklık sistemini güçlendirme zamanı. İyi ama nasıl? Aldığımız yiyeceklerin çeşitliliğini artırıp E vitamini olan besinlere ağırlık verirsek, vücudumuzun direnci artacaktır.

E vitaminin önemi de kaynağı da çok
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli etkiye sahip E vitaminini sağlamak için yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagiller yeteri miktarda tüketilmeli.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Aylin Yılmaz, soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonların kapımızı çaldığı kış mevsiminde hastalıklardan korunmak için tabiat eczanesini öneriyor. Yılmaz'a göre her gün 2- 3 porsiyon sebze ve 3- 4 adet meyve tüketmek vücudu bomba gibi yapıyor.

Düşük enerji ile beslenme durumunda vücut direncinin ve iş performansının düşeceğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Aylin Yılmaz, her gün mutlaka 2- 3 porsiyon sebze ile birlikte 3- 4 adet meyve tüketilmesi gerektiğini açıklıyor. Yılmaz, meyve yemeyenler için bir bardak portakal veya mandalina-greyfurt suyunu alternatif olarak öneriyor. 4000'in üzerinde farklı antioksidan bulunduğunu açıklayan Yılmaz, kış aylarında özellikle A, C ve E vitaminlerinin gerekli olduğunu sözlerine ekliyor.

"Alternatif antioksidan yiyecekler içeren değişken bir beslenme programı, bağışıklık sistemini güçlendirmenin en iyi yoludur" açıklamasını yapan Yılmaz, yüksek değerli antioksidan içerikli besinleri şöyle sıralıyor:

Kuru erik

Nar

Kuru üzüm

Yaban mersini

Sarımsak

Ispanak

Brüksel lahanası

Brokoli

Portakal

Kırmızı biber

Kivi
aktifhaber.com

SAHTE BAL NASIL ANLAŞILIR?

Sahte balı nasıl anlayacağız?

Aslına bakarsanız balcılar biyolojik incelemeler dışında bakarak ya da tadarak balın sahte mi gerçek mi olduğunun anlamanın zor olduğunu söylüyorlar. Ama yine de birkaç gözlemle en azından fikriniz olabilir.

* Bal buzdolabında şekerleniyorsa gerçektir.

* Yoğunluğu çok, akışkanlığı sürekli olmalıdır, kesik kesik akan bal sahte olabilir. Çiçek balı hızlı, çam balı ise daha yavaş akar.

* Gerçek bal kaşıkla alındığı zaman kesintisiz gelir.

*Buzdolabında yaklaşık bir ay bekleyen balın krem ya da tereyağ kıvamına gelmesi balın hakiki olduğunu gösterir.

* Sabit kalem alın, bala uç kısımını daldırın sonra parmağınıza sürün. Renkli olarak çıkıyorsa bal karışıktır, çıkmıyorsa gerçektir.

* Soğuk havada donmuyorsa bal sahtedir.

* Balı kaşıkla alıp yere döktüğünde sahte bal uzayıp resmen örümcek ağı gibi havada uçar.

* Balın şekerlenmesi durumunda eski halini alması için güneşe çıkarılması veya kabıyla birlikte sıcak suya konulması yeterlidir.

* Bal şekerle yapılan diğer şerbetlere nazaran çok daha keskindir. Fazla yendiğinde genizde hafif yanma yapar. Bu gerçek baldır.

* Kristalize olan gerçek bal ağza alındığında margarin gibi erir.

Ve son bir bilgi; bal yüz yıl da dursa bozulmuyor ve bakteri üretmiyor. Bu özelliği taşıyan başka hiçbir doğal ürün yok.

http://www.cileksuyu.com/2009/11/09/sahte-bal-nasil-anlasilir/

13 Kasım 2009

FIKRALAR

Polise bir ihbar gelir. Temel ile Dursun kaza yapmıştır..
Polis olay yerine geldiğinde görür ki, arabalar sapa sağlam, Temel ile Dursun'un ağzı burnu dağılmış. Polis sorar:
-- Anlat Temel. Olay nasıl oldu?
-- Komserum... Hava sisli oldugundan kafami pencereden çıkarmış öyle gideydum.
Meğersem Tursun da karşidan öyle geleyirmuş...
--------------------------------------------------------------

Yaşlı adamın biri birgün inşaatta çalışıyormuş.
Tabi aylardan da ramazanmış. Herkes oruçlu ama dışarıda bir sıcak var ki .
Yaşlı adam dayanamamış başlamış su içmeye işciler ne yapıyorsun
hacı emmi oruç bozulur mu demişler
-Hacı emmi o zaman cevabı yapıştırmış:
-Ah yavrum ramazan hersene gelir gider amma bu hacı emmin bi gittimi bi daha gelmez demiş

-------------------------------------------------------------------------

9 Kasım 2009

EDWARD MURPHY KANUNLARI 1

Yasa No: 1393

Aradığınız şey bulduktan sonra işe yaramaz.


Yasa No: 907
Bir şey yere düştüğünde ulaşılması en uzak köşeye gider.


Yasa No: 149
Sorunu ilk fark eden, sorunun sorumlusudur.


Yasa No: 1217
Alışveriş için zamanın varsa paran yok demektir.


Yasa No: 1404
Aradığın şeyi her zaman en son aradığın yerde bulursun.


Yasa No: 1010
Ben barış için savaşmak istiyorum.


Yasa No: 1894
Çok uzun zamandır aradığınız bir kitap gittiğiniz her kitapçıda bir gün önce bitmiştir.


Yasa No: 294
İşe yarar diye cebinizde taşıdığınız şey cebinizde olmadığı zaman işe yarar.


Yasa No: 1180
Bir birim bir projeyi tamamlanması gereken sürede tamamlarsa, projenin maliyeti çok pahalı olur. Bir birim bir projeyi bütçeyi aşmadan tamamlarsa, proje zamanında tamamlanamaz.


Yasa No: 572
Yıllarca oturup da görmeyi akıl edemediğiniz yerleri, ancak o şehirden taşındıktan sonra görmeyi çok istersiniz.


Yasa No: 860
Birşeyin olmasını ne kadar çok istersen onun olma olasılığı en azdır.


Yasa No: 552
Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok ses çıkarırlar.


Yasa No: 1408
Bir kızı tavlama ihtimalin yalan söyleyebilme yeteneğinle doğru orantılıdır.


Yasa No: 722
Düşmanının nelerden korktuğunu öğrenmek istiyorsan seni nelerle korkuttuğuna bak...


Yasa No: 1746
Bir teklif için tek bir fiyat belirlenmesi gerekiyorsa, belirlediğiniz fiyat teklifi en uygunsuz fiyat teklifi olacaktır.


Yasa No: 195
Ses çıkarmak istemediğin zaman normal hayattan daha fazla ses çıkarırsın.


Yasa No: 1750
Bir yere yetişmek istiyorsan, tüm kırmızı ışıklara yakalnırsın.


Yasa No: 586
Bütün en iyiler seçilmiştir.


Yasa No: 1248
Araba ile bir yere giderken trafik ışıklarına uzaksanız hep yeşil yanar tam yanına geldiğinizde kırmızı yanar.


Yasa No: 1224
Aldığınız yardım ne kadar fazlaysa, o kadar hata yaparsınız.


Yasa No: 1113
Bir denetlemede, sadece 1 tane düzensiz dosya vardır, denetmen gelir, eliyle koymuş gibi o dosyayı çeker.


Yasa No: 1916
Çatlak tabaklar asla kırılmaz.


Yasa No: 1912
Cebinizdeki acil para gerektiğinde yetersizdir.


Yasa No: 1810
Bir kişinin fikrini çalmak bir tür hırsızlıktır. Bir çok kişinin fikrini çalmaya ise araştırma denir.


Yasa No: 1193
Trafikteyken ne zaman sıra size gelse kırmızı ışık yanar.


Yasa No: 161
Trafikte değiştirdiğin şerit her zaman tıkanır.


Yasa No: 699
Eğer bir işte bir terslik olması için X sayıda farklı yol varsa ve siz işe başlamadan önceX sayıda tedbir aldiysaniz X+1 terslik siz işi bitirmek üzere iken ortaya çıkar.


Yasa No: 1673
Hayatta her zaman bildiklerimiz bilmediklerimizden azdır.


Yasa No: 1251
Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç beklemektir.



Yasa No: 949
Bir şeyi aradığınızda bulamazsınız. Çünkü gözünüzün önündedir.


Yasa No: 973
Beğendiğiniz kişiyle hep en bakımsız halinizdeyken karşılaşırsınız.


Yasa No: 803
Umutlandıkça, durumunuzun düzelmeme olasılığı artar.


Yasa No: 1665
Hayattaki en güzel şeyler ya ayıptır, ya günahtır yada şişmanlatır.


Yasa No: 512
Çöpe attığın bir şeye biraz zaman sonra kesin ihtiyacın olur.


Yasa No: 1926
Çalışan bir makinaya ya da bilgisayara bakım yapmayın.


Yasa No: 1806
Bir makinenin çalışmadığını ispat etmen gerektiğinde kesin çalışır.


Yasa No: 233
Siz sınavlara istediğiniz kadar çalışın, sonunda her zaman çalışmadığınız bir yerden çıkacaktır!


Yasa No: 1797
Bir proje ‘n’ tane uzman gerektiriyorsa, her zaman ‘n-1’ tane uzman bulunur.


Yasa No: 116
Ne zaman yeni bir yasa eklemeye kalksanız, biri sizden önce muhakkak eklemiştir.


Yasa No: 795
Uyuyan bir bebek, anne babası uykuya dalınca uyanır.


Yasa No: 1047
Baba mekanik şeylerden ne kadar anlamıyorsa, çocuk mekanik oyuncaklardan o kadar çok hoşlanır ve baba o oyuncağı monte etmek zorunda kalır.


Yasa No: 702
Eğer bir ilaç kutusu açacaksan mutlaka prospektüsün olduğu taraf denk gelir.


Yasa No: 1655
Hafta sonunda yapmayı planladığınız iş genellikle bir hafta sonunda bitmez.


Yasa No: 1649
Hangi kuyruğa geçerseniz geçin mutlaka diğerinde sıra daha önce gelir.


Yasa No: 1244
Araba tamir ederken elinden bir şey düşürürsen, hep motorun içinde ulaşamayacağın bir yere düşer.


Yasa No: 1546
En önemli telefonlar siz banyodayken çalar

Yasa No: 985
Bazen en korktuğumuz şeydir bize en az zarar veren.


Yasa No: 1
Özgürlüğü satın alamazsınız ama bedavaya kaybedersiniz.


Yasa No: 1024
Beklenmedik bir zarar, beklenmedik bir kazançtan daha sık rastlanan bir şeydir.


Yasa No: 123
Tek bir çiviniz varsa, çakarken kesinlikle eğrilecektir.


Yasa No: 1278
Yaptığın her iyilik belirli bir süre sonra görevin olur.


Yasa No: 439
Kadınları anlamak için önce bildiklerinizi unutmanız gerekir.


Yasa No: 102
Olumsuzluk sadece yetersiz olduğunuzda olur.


Yasa No: 1686
Hayatınızda bir şeyler yolunda gidiyorsa ve birileri size iyi davranıyorsa;
DİKKATLİ OLUN !


Yasa No: 622
Eğer hiç çorba içmiyorsan ve canın o gün çorba çektiyse kesin evde çorba bitmiştir
.


Yasa No: 1101
Bir ilacın yan etkisi azsa etkiside azdır.


Yasa No: 473
Kendi işini yapmayanlar için hiç bir iş imkansız değildir.


Yasa No: 646
Eğer tuvaletiniz çok gelmişse ve dışardaysanız apartmanınıza geldiğinizde her iki asansör de en üst kattadır.


Yasa No: 1927
Çalışır durumdaki bir bilgisayar sisteminde meydana gelen problemlerinin %98,3'ü yeniden başlatılarak giderilebilmektedir.


Yasa No: 1697
Bir şeyi satın aldıktan hemen sonra başka yerde daha ucuza görürsünüz.


Yasa No: 1167
Bir işi yaparken üstün pislenmişse sakın temizleme bırak çalıştığın belli olsun.


Yasa No: 1145
Bir iş deniyosanız mutlaka en son denediğiniz olur.


Yasa No: 1416
Arabanızın taksitleri biter bitmez yeni bir araba almak istersiniz.


Yasa No: 809
Uçağın kapısına olan uzaklığınız, uçağınıza yetişebilmek için kalan zamanınızla ters orantılıdır.


Yasa No: 1288
1. Gideceğin yere erken gidersen, gittiğin etkinlik iptal edilir.

2. Gideceğin yere zamanında gitmek için elinden geleni yaparsan, beklemek zorunda kalırsın.

3. Geç kalırsan da, iş işten geçmiş olur.


Yasa No: 1565
En çarpıcı yada yaratıcı fikir, genellikle komite üyesi olmayan birinden çıkar.


Yasa No: 1212
Altın gibi insanları hep bozdura bozdura harcarla
r.


Yasa No: 794
Uyuyan birisini uyandırabilirsin. Ama uyuma numarası yapanı asla uyandıramazsın...


Yasa No: 1755
Bir kapak 16 vidayla iyice sıkıştırıldıktan sonra contaların takılmadığı fark edilir.


Yasa No: 1552
En çok kullanılan yollarda en uzun süreli onarımlar yapılır
.


Yasa No: 1383
AŞK ona ulaşana kadarmış
.


Yasa No: 712
Eğer bir cümlenin içinde yalnış anlaşılacak bir kelime varsa herkes mutlaka o kelimeyi yalnış anlayacaktır
.


Yasa No: 927
Seyahat edilen yerin hava durumu her zaman sizin yanınıza aldığınız giyisilerin kalınlık /inceliğiyle ters düşer.

Yasa No: 183
Zaman, geçmesini hiç istemediğiniz zamanlarda hiç olmadığı kadar çabuk; geçmesini çok istediğiniz zamanlarda hiç olmadığı kadar yavaş geçer
.

Yasa No: 1472
Ev bitkileri iki türden oluşur; Çok su isteyenler ve yeterince sulanmayanlar.



Yasa No: 1227
Aldığı fiyatı söyleyen tüccar, aslında satmak istediği fiyatı açıklıyordur.


Yasa No: 155
Trafikte, kırmızı ışık yandığında arkasına yanaştığınız araç en son hareket edecek olandır.


Yasa No: 734
Yeşil ışıktan geçebilmek için hızınızı arttırdıkça ışığın kırmızıya dönme süresi kısalır...


Yasa No: 1535
Eğer bir sistem ilk çalıştırdığınız da düzgün bir biçimde çalışıyor ise , sakın elemeyin..
.

Yasa No: 736
Yere düşen parça her zaman en pahalı parçadır
.

Yasa No: 815
Bir kişiye gerektiğinden fazla değer verirsen ya onu kaybedersin ya kendini kahredersin.

Yasa No: 26

Önemli bir telefon bekliyorsanız şarjınız bit
er.

Yasa No: 1446
Arkadaşlarınız siz onlarla çıkmamış olduğunuz gece hep en çok eğlenirler
.

Yasa No: 968
Bekleme salonundaki koltukların rahatlığı, bekleme süreniz ile ters orantılıdır.


Yasa No: 1490
Gitmek istediğiniz yere 2 tane otobüs gidior ise, sakın kararınızı değiştirmeyin ilk düşündüğünüze binin.


Yasa No: 90
Ne zaman bir şey arasanız aradığınız hep en son kutuda çıkar.

Yasa No: 913
Bir siteye kayıt olurken her zaman kullanacağınız kullanıcı ismini biri kullanıyordur.


Yasa No: 128
Tatile çıkmak için hazırlanırken, yanınıza hazırladığınız giysilerin yarısını, paranın da iki katını alın.


Yasa No: 454
Kırmızı ışıkta en önde bekleyen araç arkasındaki araclardan biri kornaya basmadan yeşil ışıgı göremez..
.

Yasa No: 950
Bir şeyi yapmak için bir yöntem bulduysanız asla başka bir yöntem bulmaya çalışmayın...Kesinlekle ilk bulduğunuzu unutursunuz..
.

Yasa No: 1024
Beklenmedik bir zarar, beklenmedik bir kazançtan daha sık rastlanan bir şeydir.



Yasa No: 1519
Eğer ödevini yapmadıysan veya konuya hazırlanmadıysan öğretmen mutlaka en kızgın anında seni kaldırır.


Yasa No: 1540
Gülümse... yarın dahada kötü bir gün olabilir.


Yasa No: 1738
Bir yazılıda düşük not aldıysanız daima öğretmen verdi,yüksek not aldıysanız ben aldım olur.


Yasa No: 132
Takım çalışması, sorumluluğu başkasına atmak için en ideal modeldir..
.

Yasa No: 1354
Asla yapmam dediğin şey mutlaka sınav gibi karşına çıkar...

Yasa No: 655
Eğer kaybedecek bir şeyiniz yoksa kazanma ihtimaliniz %98dir
.

Yasa No: 826
Yaptığınız bir işte bir hatanızı bulup düzelttiğinizde, çok geçmeden onun aslında hata olmadığını anlarsınız.


Yasa No: 352
Hiç kimse yanlış anlamasın diye bir şeyi çok iyi açıklarsanız, birileri kesinlikle yanlış anlayacaktır.


Yasa No: 1701
Bir şeyi herkesten çok istediğini düşünüyorsan, senin olmayacağına emin ol.

Yasa No: 1199
Bir aygıt alırken mağazada denediğinizde çok mükemmel çalışır, ama eve gelip kullanmak için elinize aldığınızda çalışmaz.


Yasa No: 844
Yanlış bir numarayı aradığınızda, telefon hiçbir zaman meşgul sinyali vermez.


Yasa No: 1919
Birisini ellerinizle çamura bulamak istersiniz, ama önce elleriniz çamurlanır.

Yasa No: 1741
Bir toplumda dürüstlük erdem sayılır olduysa ağlamanın zamanı gelmiştir…


Yasa No: 1888
Bitirdiğiniz işin ortalarında yapmanız gereken düzeltme, bütün çalışmanızı değiştirmenizi gerektirir.


Yasa No: 463
Kendini iyi hissediyorsan, üzülme geçer...


Yasa No: 648
Eğer bir yere gitmek için bir taşıt bekliyorsanız,taşıt sigaranızı yaktıktan hemen sonra gelir.

Yasa No: 257
İstenmeyen iyiliği asla yapmayın
.

Yasa No: 350
Hiçbir hediye arzu ettiğiniz değildir
.

Yasa No: 1018
Beklentileriniz ne kadar az olursa hayal kırıklıkları da o orantıda az olur.

Yasa No: 1730
Birileri ile karşılaşma ihtimalin, görünmek istemediğin zaman en üst düzeydedir.


Yasa No: 45
Rakibin senden hep bir adım öndedir.

Yasa No: 734
Yeşil ışıktan geçebilmek için hızınızı arttırdıkça ışığın kırmızıya dönme süresi kısalır...



Yasa No: 717
Eğer takip ettiginiz dizinin bir bölümünü izlemediyseniz, en önemli olaylar o bölümde olur.

Yasa No: 1609
Asla paranızın yeteceği şeyi istemezsiniz.


Yasa No: 445
İyi çırak ustası yokken belli olur.


Yasa No: 285
Annenin düzelttiğini sandığı odada sadece herşeyin yeri değişmiştir.

Yasa No: 1667
Hayatta tek kural vardır eksik bulanın eksiği ortaya çıkar.

Yasa No: 1704
Bir şeyin kırılabilme ihtimali varsa kesin sizin elinizde kırılır. Eğer kırılma ihtimali yoksa bile artık vardır.

Yasa No: 1233
Aklınızdan geçeni yapacakken müdürünüz size düşündügünüz şeyi sesli bir şekilde söyler.

Yasa No: 248
İnsanların seni seyretme olasılığı düştüğün komik durum ile doğru orantılıdır
.

8 Kasım 2009

İLGİNÇ MATEMATİK TESPİTİ

1 x 8 + 1 = 9
12 x 8 + 2 = 98
123 x 8 + 3 = 987
1234 x 8 + 4 = 9876
12345 x 8 + 5 = 98765
123456 x 8 + 6 = 987654
1234567 x 8 + 7 = 9876543
12345678 x 8 + 8 = 98765432
123456789 x 8 + 9 =987654321

6 Kasım 2009

ERKEK VE KADIN ARASINDAKİ 46 FARK

Bu yazıyı görmeden önce hiç kadın ve erkek arasında farklı düşünmemiştim.Erkekler ve kadınlar bazı özellikleri ile ayrı dünyaların insanları gibi.Erkekler Mars'tan kadınlar ise Venüs'ten geliyor. Bu cümle tamamen doğru. Apayrı karakter ve davranışlara sahip erkek ve kadının arasındaki 46 fark.

Ergenlik sivilcesi: Erkeklerin sivilce sorunu daha fazladır. Bu da daha çok testosteron hormonundan kaynaklanmaktadır. Bu hormon yag bezelerini uyarır ve derideki gözeneklerin tıkanmasına, dolayısla da sivilceye neden olur.

Vücut kokusu: Erkeklerin vücut kokusu kadınlardan çok daha güçlüdür.

Saldırganlık: Erkekler kadınlardan daha saldırgan olup bedensel güç kullanımına daha eğilimlidirler. Bunun açıklaması da testosterona bağlanmaktadır. Buna karşılık kadınlar kelimelerle saldırır ve savaşırlar.

Spor: Spor konusunda erkekler kadınlardan daha hızlıdır ancak kadınlar daha dayanıklıdır.

Kan: Erkeklerde 4.5, kadınlarda 3.6 litre kan vardır. Erkek kanı daha koyu kıvamlıdır, bir damlasında 1 milyon kan hücresi vardır. Toplam olarak erkeklerde 1 santimetreküp kanda 5 milyon alyuvar vardır, bu da kadınlara kıyasla yüzde yirmi fazlalık demektir. Erkeklerin tansiyonu da kadınlardan yüksektir: 140/88. Bu değer kadınlarda 130/80'dir.

AIDS: Her dört AIDS hastasından sadece biri kadındır. Nedeni ise kadınlarda hastalık taşıyabilen X kromozomundan iki tane bulunmasıdır. Çünkü bir sağlıklı, bir de hasta gene sahip olsalar bile sağlılı gen hasta gene baskın çıkar ve hasta değil taşıyıcı olurlar.

Yüzme yeteneği: Kadınlar derilerinin altındaki yağ tabakası nedeniyle daha iyi yüzerler.

Vücut Isısı: Erkeklerin vücut ısısı kadınlardan daha yüksektir.

Su: Erkek vücudunun yüzde 60-70'i sudan ibarettir. Kadın vücudundaki su oranı ise yüzde 50-60 arasındadır.

İskelet: Erkeklerin omuzları daha geniş, kolları ve bacakları daha uzun, kemikleri daha ağır, eklemleri de daha büyüktür. Buna karşılık kadınların kalça kemikleri daha genis, eklemleri daha esnektir.

Deri: Erkeklerin toplam 1.8 metrekare, kadınların 1.6 metrekare derileri vardır. Kadının derisi daha ince ve kuru, bu yüzden de daha hassastır. Erkekte ter bezleri ve deri altı yağ bezleri daha fazla olduğundan derisi yağlıdır ve daha çok terler.

Akciğerler: Erkeklerin akciğerleri kadınlarınkinden yüzde 50 daha geniş hacme sahiptir.

Yemek: Aynı kilodaki kişilerden, erkekler kadınlardan daha çok yemek ihtiyacı duyarlar, çünkü metabolizmalari daha hızlıdır.

Antikorlar: Kadınlar daha çok antikor üretirler, bu yüzden de erkeklere kıyasla bakteri ve virüs hastalıklarına daha seyrek yakalanırlar.

Ağlamak: Kadınlar erkeklerden 5 kat fazla ağlarlar. Genellikle de saat 19.00-22.00 arası.

Beyin: Erkek beyni yüzde 14 daha agirdir. Buna karsilik kadinlarda iki yarim küre arasindaki iletisim daha iyidir.

Dölleyebilme Yeteneği: Erkekler ileri yaşa kadar, kadınlar ise menopoza (yaklaşık 50 yaş civari) kadar dölleyebilme ve döllenebilme yeteneğine sahiptir. Erkeklerde sıcaklığın artışıyla dölleyebilme yeteneği azalır. Kadınların döllenmeye müsait oldukları en uygun olan oda sıcaklığı 17 derecedir.

Safrakesesi Taşı: Kadınların yüzde 20'sinde, erkeklerin yüzde 8'inde safrakesesi taşı oluşur.

Kalp Atışı: Erkeklerin kalbi daha büyüktür ve daha yavaş çarpar; dakikada ortalama 72. Bu değer kadınlarda 80'dir.

Gelişme: Buluğ cağına kadar kızlar erkeklerden daha hızlı büyürler (10'a 8 oranında). Erkek çocuklar 14-15 yaşları arasında gelişmeye başlarlar ve 20 yaşına kadar bu büyüme gerçekleşebilir. Kız çocukları en hızlı 12-13 yaşları arasında gelişirken 17-18 yaşlarında bu gelişme durur.

Sıcaklık Duyarlılığı: Kadınlar kalın yağ dokuları nedeniyle soguğa daha dayanıklıdırlar.

Ses Telleri: Kadınların ses telleri daha kısa olduğundan sesleri daha tizdir.

Vücudun Ağırlık Noktası: Omuz ve kalça iskeletleri farklı olduğundan, kadınların ağırlık noktası erkeklerinkinden daha asağıdadır.

Duyu Organları: Kadınların işitme ve koklama duyuları daha güçlüdür. Buna karşılık erkekler ışığa karşıdaha hassastır. Erkek gözü ayrıntıları daha iyi seçer.

Enerji Harcaması: Erkekler hareketsiz halde, vücudun metrekaresi başına saatte ortalama 39.5 kalori yakarlar. Kadınlar ise 37 kalori. Erkeğin günlük kalori ihtiyaci 2700 kalori, kadinin ki 2000 kaloridir.

Yağ: Erkeklerde kadınlarınkinin yarısı kadar yağ dokusu vardır. Kadınlarda yağ dokusu vücudun yüzde 27'sini oluştururken, bu değer erkeklerde yüzde 15'tir. Kadın vücudunda erkeklerden 3.5 kg. daha fazla yağ vardır. Yağ, erkeklerde karın bölgesinde toplanırken kadınlarda daha çok kalça, baldır ve göbekte yoğunlaşır.

Hastalıklar: Erkekler hayatları boyunca kadınlardan ortalama 40 gün daha az hastalanırlar.

Dirsek: Kadınlar erkeklere kıyasla kollarını dirsekten 6 derece daha fazla açabilirler.

Kromozomlar: Erkek ve dişilerin hücrelerinde toplam 46 kromozom vardır. Bunların yarısı babadan, yarısı anneden gelir. Bu 46 kromozomun içinde iki tane cinsiyet hormonu vardır ki, bu erkekte XY, kadinda XX olarak bulunur.

Saçlar: Kadınların saçları daha sık ve daha dirençlidir. Saç kökleri iki milim daha derinde olduğu için erkeğin ki kadar çabuk dökülmez.

Yaşlanmak: Erkekler kadınlardan daha hızlı yaşlanırlar. 55 yaşındaki bir kadın bedensel gücünün yüzde 90'ına sahiptir. Oysa aynı yaştaki bir erkek gücünün sadece yüzde 70'ine sahiptir. 35 yaşındaki bir erkeğin damar sistemi 50 yaşındaki bir kadininkine eşdegerdir. Buna karşlık kadında sadece cilt daha ince olduğundan çabuk yaşlanığ kırışır. Kadınlar yaşlanma olayını psikolojik olarak erkeklerden çok daha kolay kabullenirler.

Kaşlar: Erkekler kadınlardan yüzde 50 oranında daha fazla kas gücüne sahiptir. Bulug çağında erkeklerde kas hücrelerinin sayısı 20 misli, kadınlarda 10 misli artar. Erkekler kadınlardan üçte bir oranında daha güçlüdürler.

Buluğ: Erkekler buluğ çağını 10-15, kadınlar 9-14 yaşları arasında yaşarlar.

Yaşam Süresi: Erkeklerin ortalama ömrü 71.5 yıl, kadınların 78 yıldır.

Bacaklar: Erkeklerin bacaklari daha uzun ve kaslidir. Bu yüzden kadinlardan daha hizli kosar, daha uzaga ziplarlar.

Vücut Ölçüleri: Erkek ortalama 175 cm boyunda ve 73.5 kg ağırlığındadır. Göğüs çevresi 98.5 cm, beli 80.4 cm'dir. Kadın ortalama 160 cm boyunda olup 61.2 kg'dir. Göğüs çevresi 90.1, kalça genişliği 96.5 cm, beli 74.3 cm'dir.

Adem Elması: Gırtlaktaki "adem elması" adli çıkıntı sadece erkeklere hastır.

Solunum: Erkekler dakikada ortalama 16 kez soluk alıp verir. Kadınlar ise dakikada 20-22 kez soluk alıp verir. Her iki cinsin günde soludukları miktar ise aynı olup, 12 bin litredir.

UNUTMA VE NEDENLERİ

Öğrenmenin tersi olan bir bellek işlevidir. Yani, öğrenilenlerin zihinde yeniden canlandırılamamasıdır. Unutmayla ilgili çeşitli kuramlar ileri sürülmüştür. Unutmanın tanımlanması ve türleri kuramların bu konudaki görüşlerine göre belirlenir.

Fizyolojik temellere dayanan kuramlara göre, unutma öğrenilenlerin ya da anıların beyindeki izlerinin zamanla aşınıp silinmesi sonucu olur.

Koşullanma yoluyla öğrenme kuramına göre; pekiştirilmeyen, ödüllendirilmeyen tekrarlar; uyaranlarla tepkiler arasındaki bağı zayıflatır, unutma ya da diğer bir deyişle, sönme olur.

Bir çok öğrenilen şey ve anılar bellekte saklı olmalarına karşın, unutulmuş gibi görünebilir. Freud ve diğer psikanalistler bunu baskı kavramıyla açıklarlar. Onlara göre, kişiye acı veren anılar bilinçten uzaklaştırılarak bilinç dışına atılır.

Daha önce de belirtildiği gibi, öğrenilen malzemenin ne derece öğrenildiği, öğrenilen malzemenin anlamlılığı, öğrenmeyi yapan kişinin öğrenmeye ne ölçüde güdülendiği, öğrenmeden sonraki etkenler de öğrenilenin belekte tutulmasını, saklanmasını ve hatırlanmasını etkiler.

Deneysel ruh bilimi araştırmalarında denekler herhangi bir öğrenme malzemesini hatasız olarak tekrarlayana dek öğrenmeyi sürdürürler. Araştırmacı, olabilecek en iyi hatırlamayı araştırıyorsa, deneklere tam öğrenme yaptırır. Yapılan araştırmalarda, tam öğrenmenin hatırda tutmayı kolaylaştırdığı, unutmanın daha az olduğu görülmüştür.

Öğrenilen malzeme anlamlıysa, anlamsız malzemeye kıyasla daha kolay hatırlanır. H. Ebbinghaus 1885′te yaptığı çalışmalarda, anlamsıza heceleri ( örneğin; TIC, PUV, GIB, vb. ) öğrenme malzemesi olarak kulanmış ve öğrenilen malzemenin anlamsız olmasının öğrenmeyi zorlaştırdığını saptamıştır. Araştırmada anlamsız hecelerden oluşan bir liste kusursuz bir şekilde iki kez tekrarlandığında, yani tam öğrenme olduğu belirlendikten sonra, bir zaman aralığı konmuştur. Kusursuz hatırlama için ilk denemede 1000 saniye kullanılmışken, ikinci denemede 600 saniye kullanılmış, 400 saniye tasarruf edilmiştir. Bu süre, bellekte tutulan malzemenin miktarının bir göstergesidir. Bu yönden tam bir öğrenme için çok elverişlidir. Daha önceden bir malzemeyi gören, öğrenen kişi ikinci kez aynı malzemeyi öğrenmesi gerektiğinde daha kısa sürede yeniden öğrenebilmektedir. Ebbinghaus, öğrenme ve yeniden öğrenme arasında yirmi dakikadan otuz bir güne kadar değişen çeşitli zaman aralıklarını kullanarak araştırmalarını sürdürmüştür. Ebbinghaus bu araştırmaları sırasında bir unutma eğrisi oluşturmuştur .

Şekilde de görüldüğü gibi, başlangıçta unutma çok hızlıdır. Sonra yavaşlamakta, en sonunda da aynı düzeyde sürmektedir. Başka bir deyişle, öğrenmenin hemen ardından hızlı bir unutma olur, daha sonra unutma azalır ve belirli bir düzeyde sabit kalır,

Hatırlama ve Unutma İlişkisi

Unutmada önemli olan bir diğer etken, bir öğrenmeyi yapmaya kişinin ne ölçüde güdülendiğidir. Kişi için belirli bir öğrenmeyi yapmak önemliyse bunu yapmak için istekliyse, daha bir öğrenme gerçekleştirir ve bunun sonucunda unutma daha az, hatırlama daha çok olur.

Öğrenme sırasında öğrenme işlemi yarıda kesildiğinde, tamamlanan öğrenmelere kıyasla daha fazla hatırlama olur. Buna ” Zeigarnik olgusu” denir. Bu konuyla ilgili deneysel araştırmalarda deneklere bir dizi öğrenme görevi verilmiştir. Bunların bazısı deneyci tarafından yarıda kesilmiş, bir bölümü de tamamlatılmıştır. Aradan zaman geçtiğinde yarıda kesilen öğrenmelerin, tamamlananlardan daha iyi hatırlandığı görülmüştür. Zeigarnik, deneyin yarıda kesilmeyi başarısızlık olarak yorumlandığını, bunun denekte gerginlik yarattığını, bir öğrenmeden başka bir öğrenmeye geçince bu gerginliğin sürdüğünü ve unutmayı azalttığını ileri sürmüştür. Bir lokantada yapılan bir araştırmada, garsonların hesabı henüz ödenmeyen yemek siparişlerinin hepsini hatırladıkları, hesapları ödenen siparişleri hatırlamadıkları saptanmıştır.

Genellikle doğrulanan Zeigarnik olgusu, öğrenme durumunda kişilerin kişilik özelliklerine göre bazen doğrulanmayabilir. Örneğin; kendini her zaman başarılı olmaya güdüleyen, kusursuzluğu kendine amaç edinen bir kişi öğrenimin yarıda kesilmesini başarısızlık olarak yorumladığında, unutması da fazlalaşabilir. Ayrıca eğer tamamlanmayan iş çok zorsa ya da kişiyi çok fazla tedirgin ediyorsa, kişi bilinçsiz olarak unutma eğiliminde olabilir.

Öğrenmeyle hatırlama arasındaki geçen zaman aralığında kişinin neler yaptığı, hatırlama miktarını etkiler. Örneğin; bir öğrenme malzemesi %100 öğrenildikten sonra kişinin uyuması ya da başka işlerle uğraşması hatırlanan miktarı değişir. Kişi uyanık kaldığında hiç bir işle uğraşmasa bile, etrafında olup bitenler onu etkiler. Bu da hatırlama anında olumsuz etki yaratır. Bu konuda yapılan çalışmalarda, öğrenmeden sonra uyuyan kişilerin uyumayanlara göre daha çok hatırladıkları görülmüştür.

a) Unutma Nedenleri

Unutmanın nedenleri de kuramların açıklamalarına bağlıdır. Bazı psikologlara göre unutmanın nedeni engelleyici etkidir. Bu etki iki şekilde olur:

1. Geriye doğru engelleyici etki (geriye ket vurma )

2. İleriye doğru engelleyici etki ( ileriye ket vurma )

Öğrenmeden önce ya da sonra yer alan başka bir öğrenme, hatırlama ve geri getirmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Söz konusu öğrenmeden önce yapılmış bir öğrenmeden kaynaklanan etkiye ileriye doğru, sonra yapılmış bir öğrenmeden kaynaklanana geriye doğru engelleyici etki denilir. Örnek olarak 30-40 kişinin bulunduğu bir sınıfa giren öğretmen öğrencilerin ismini sorup öğrenir. Daha sonra başka bir sınıfta aynı şeyi yapar. İlk sınıfta öğrenilen isimleri hatırlama gücü daha sonraki sınıfta öğrenilenlerin etkisi altında bozulur. Bu geriye doğru engelleyici etkidir. Bunun tersi de olabilir, o zaman ileriye doğru engelleyici etki söz konusudur. Yani, önce öğrenilenler sonra öğrenilenlerin hatırlanmasını güçleştirebilir.

Öğrenmeyle hatırlama arasındaki geçen süre içinde yeni bir öğrenmenin gerçekleşmesi, ilk öğrenilenlerin bellekte saklanmasına olumsuz bir etki yapar ve ilk öğrenilenleri hatırlama miktarı düşer. Buna ” geriye doğru engelleyici” ya da ” geriye ket vurma” denir. Bu olgu aşağıdaki gibi bir deney düzeniyle araştırılarak saptanmıştır. Böyle bir çalışmada iki gruba da ( A ) öğrenmesi yaptırılmış, daha sonra deney grubuna ( B ) öğrenmesi yaptırılırken,kontrol grubu dinlenmeye bırakılmış, yeni bir öğrenme yapmamıştır. Bir süre sonra uygulanan hatırlama testi sonucunda deney grubunun, kontrol grubuna göre daha az şeyi hatırladığı görülmüştür. Diğer bir deyişle, sonraki öğrenme önceki öğrenmenin hatırlamasına ket vurmuştur.

” İleriye ket vurma ” ya da ” ileriye doğru engelleyici ” etki olarak tanımlanan durumdaki deney düzeni ise aşağıda görüldüğü şekilde hazırlanır.

Burada deney grubu ( A ) öğrenmesini yaparken, kontrol grubu dinlenir. Sonra her iki gruba da ( B )öğrenmesini yapar. ( A ) öğrenmesini yapan deney grubu, yalnızca ( B ) öğrenmesini yapan kontrol grubuna göre ( B ) öğrenmesini daha az hatırlar. Başka bir deyişle, önceki öğrenme sonraki öğrenmenin hatırlanmasını bozmuş, ket vurmuştur.

İleriye ve geriye ket vurma ya da bozucu etkini olup olmaması, iki öğrenme işlemi arasındaki benzerliğe bağlıdır. Eğer iki öğrenme malzemesi birbirine çok benziyorsa, bozucu etki çok az olur ya da olumlu aktarma olur; öğrenilen malzemeler hem daha kolay öğrenilir hem de daha kolay hatırlanır. Bunun tersine, iki öğrenme malzemesi birbirinden çok farklıysa bozucu etki, ket vurma çok az olur. Çünkü birbirine benzemeyen iki öğrenme arsında olumlu ya da olumsuz aktarma çok az olur.

Freud’ un kuramına göre bastırma mekanizması da unutma nedenidir. Birey, kendini rahatsız eden konuları bilinçaltına iterek bu kaygıdan kurtulmak ister. Bilinçaltına itilen olayların hatırlanması oldukça güçtür.

Bazı kuramlara göre; öğrenilenlerin kullanılmaması unutma denir. Uygulamaya giren bilgiler zaman zaman tekrarlandığı veya alışkanlık haline geldiği zaman unutulmaz. Kullanılmayan bilgilerin kayıtlı olduğu sinir hücrelerinin sinaptik bağları zayıftır. Bu nedenle hatırlamak oldukça güçtür.

Öğrenmeyi koşullanmayla açıklayan görüşlere göre de koşullanmanın sönmesi bir unutmadır. Organizma, koşullu uyarıcı ile koşullu tepki arasındaki bağı unutur. Artık beklenen tepkiyi göstermez.

Bu nedenlerin yanı sıra bazı bellek bozuklukları unutma nedenidir.

Bellek yitimi (amnezi) çeşitli organik veya psikolojik nedenlerle hatırlama gücünün yitirilmesidir. Bellek yitimi kısmi veya genel olabileceği gibi, kısa süreli veya süresiz de olabilir.

Diğer bir unutma nedeni, beyin hücrelerinin yıpranmasına bağlı olarak gelişen organik bozulmalardır. Organik bozulmalar yaşla ilgili yıpranmalar, beynin bazı bölgelerine yeterli kan gitmemesi bağlı yıpranmalar olarak ortaya çıkar. Bunun yanında yeterli protein sentezinin yapılmaması bilgilerin kodlanmasını engeller. Kodlanmayan bilgiler kısa zamanda tamamen unutulur.
http://www.psikoloji.gen.in/t4552/unutma-ve-nedenleri

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.