27 Kasım 2009

DÜNDEN BUGÜNE ARAL GÖLÜ

Aral Gölü, dünyanın en büyük iki çölü olan Karakum ve Kızılkum çölleri arasında kalan dünyanın en büyük ikinci gölü idi. Bu gölü 2200 km uzunluğundaki Sırderya ve 2500 km uzunluğundaki yüksek debili Amuderya nehirleri besliyordu.

1960 yılına kadar Aral gölü dünyanın en büyük dördüncü gölü idi. Marmara Denizi’nin altı katı büyüklüğündeydi ve derinliği 54m’yi buluyordu.


Aral Gölünde ondan fazla balık çeşidi bulunuyordu. Bu balıkların büyük çoğunluğu tüketilemediğinden konserve fabrikalarına götürülüyordu. II. Dünya Savaşında Stalin döneminde SSCB artan pamuk ihtiyacını karşılamak için pamuk ekimini arttırmaya karar verdi. Pamuk ekonomik bir bitkiydi ve bir süre sonra pamuk ekimi yasaklandı.

Pamuk çok fazla su isteyen bir bitkidir. Bu artan ihtiyacı karşılamak için devlet Arala Gölünü besleyen Sırderya ve Amuderya nehirlerinin sularını kesti. Aral Gölü hızla küçülmeye başladı. Kısa sürede alanın % 50’si hacminin % 70’ini kaybetti.


Pamuk yetiştirilen topraklar aşırı sulamadan dolayı yeraltındaki sular ve nitratlar toprak yüzeyine çıktı. Balıklar hızla ölüyordu. Konserve fabrikaları hızla kapanıyordu. Pamuk yetiştirilen topraklar hızla çölleşiyordu.

Önce 3 kg/da olan gübre ve pestisit kullanımı50 kg/da’a kadar çıktı.Yer altındaki sularla birlikte gübre, pestisit, tuz ve nitratlar Aral Gölüne akmaya başladı. Denizdeki tuz oranı 3 katına çıktı. Artık Aral gölü ölü göl idi. Tek bir bitki ve balık yaşamıyordu. Yüzlerce bitki türü yok olmuştu. İnsanların % 90’ı kan hastalıklarına yakalanıyordu. Bebekler doğar doğmaz ölüyordu. Hastaneler dolup taşıyordu.


1990 yılında SSCB yıkınca artık Aral, SSCB’nin değil, Aral gölü etrafındaki Tacikistan, Kırgızistan, Türkistan, Özbekistan’ın sorunu olmuştu. 1993 yılında bir heyet toplandı ve çözüm aranmaya başlandı. Sırderya ve Amuderya Nehirlerinin kanallara akan suları kesildi ve artık Aral Gölü’ne akmaya başladı.


Halk topraktan barajlar ve bentler ve yapmaya başladı. Kısa sürede Aral eski yaşamına dönmeye başladı. Aral gölü kısa sürede sularla beslenmeye başladı.

İnsan eliyle yok olan göl kısa sürede yeniden oluşmaya başladı. Doğa çok acı intikam almasını bilmişti ama affetmeyi de bilmişti.


Aral Gölündeki Rönesans Adası’nda dünyanın en zararlı bakterisi “Antraxt” üretiliyordu. Bu bakterilerin ne olduğu halen bilinmiyor.

2 yorum:

Serap Ersoy dedi ki...

Nasıl da güzel,faydalı paylaşımlar..Bilgilendim teşekkür ederim :)

Sevgiler...

GÜL ÖĞÜNÇ OKYAY dedi ki...

Beğendiğinize çok sevindim. yıllar önce Ç.Ü Peyzaj Mimarlığı Bölümünden bir hoca yanlış hatırlamıyorsam adı Prof. Dr. TÜRKER ALTAN'dı yerel bir TV kanalı için belgesel çekmişti. Defalarca gözümü kırpmadan izlemiştim.
Doğanın insandan nasıl intikam aldığını ve sonunda insanı nasıl affettiğini anlatıyordu. Bende not almıştım aklımda kalanları.

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.