6 Kasım 2009

İŞTE KANSER YAPAN MADDELER

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kimine göre insan sağlığını tehdit ediyor ve sadece bazı ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyor kimine göre ise söylendiği gibi sağlığa zarar vermiyor. Peki nedir bu GDO dedikleri?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani GDO’lu ürünler, doğal yollarla asla oluşmayacak bitkisel ya da hayvansal mutasyonlara genetiği değiştirilmiş organizmalardır yani labaratuar ortamında değiştirilen ürünlerdir. Fakat bu ürünlerin insan sağlığına birçok zararı olduğu da bilinmektedir. Örneğin marketten aldığınız gofretin içinde ya da evinizde kullandığınız mısır özü yağında bu ürünlerden olduğunu biliyor musunuz?

İnsanlar üzerindeki yan etkiler bilinmiyor







İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Demirkol bu ürünlerin insan sağlığı üzerinde oldukça büyük zararları olduğunu altını çizerek belirtiyor ve uyarıyor; “Kesinlikle hazır gıda maddesi tüketmeyin. Çünkü bu hazır gıda maddeleri içinde GDO bulunmaktadır.”

Alerji yapabiliyor

İnsan sağlığı üzerindeki etkilerine gelince Prof. Dr. Kenan Demirkol, “Bugüne kadar kanıtlanmış olan sağlık sorunlarından biri hızlı yanıt verdiği için alerjilerdir. Normal soya fasulyesine alerjisi olmayan bir insanda rahatlıkla genetiği değişmiş soyaya karşı alerji görülebilmektedir. Diğer taraftan üretim tekniği nedeniyle genetiği değiştirilmiş bu ürünlere, bu tohumlara antibiyotik direnç geni de yerleştirilir. Dolayısıyla biz bu bitkileri yediğimizde antibiyotiğe direnç oluşacak ve bazı enfeksiyon hastalıklarını tedavi etmek için elimizde antibiyotik kalmayacak. Bu insan üzerinde bulunan etkilerdir. Fakat yan etki 1 ayda ya da 1 yılda çıkmak zorunda değil. 10 yılda da ortaya çıkabilir, gelecek nesillerde de ortaya çıkabilir. Ne yazık ki bu tohumların geç etkileri ve gelecek nesillere etkileri hiçbir şekilde araştırılmadan piyasaya sürülmüştür. Bu nedenle çok büyük risk potansiyeli taşır” diyor.

Prof. Dr. Kenan Demirkol



GDO’lu ürünler kansere davetiye çıkarıyor

Fareler üzerinde deneylerin yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Kenan Demirkol, “Biz de10 yıl, 50 yıl hatta 60 yıl sonra ne olacağını şimdiden kestiremediğimiz için hayvan deneyleri yaparız. Hayvanın çok daha kısa süre yaşaması, daha çabuk çoğalması örneğin bir fare bir buçuk yıl içinde üç nesil yetişmektedir. Hayvan deneyi yaparak ve bunları üç dört nesil takip ederek gelecekte insanda da ne tür etkiler görülebileceğini kestirebilmekteyiz. Yapılan hayvan deneylerinde genetiği değiştirilmiş organizmalarla, bitkilerle beslenen farelerde böbrek yetmezliği, karaciğer yetersizliği, ölü doğum sayısında artma, düşük tartılı doğumlar, en geç üçüncü nesilden itibaren kısırlığın ortaya çıktığını gördük. Ayrıca genetiği değiştirilmiş olan bir virüs dna’sı da vardır. Bu genellikle karnabahar mozaik virüsüdür. Bilimsel çalışmalar bu virüsün bağışıklık sistemini baskılayarak kanserlerin oluşumunu kolaylaştırdığını göstermektedir. Bu nedenle bu tür besinlerle beslendiğimizde çok daha fazla kanser hastalarıyla karşı karşıya geleceğimizin kaygılarını yaşıyoruz. Bu gıdalar organ yetersizliğine de neden olur” dedi.

Tarım Bakanı yönetmelik uygun diyor ama…

Tarım Bakanı Mehdi Eker bir açıklama yaptı ve yönetmeliğin Avrupa Birliği Yönetmeliği’ne uygun olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kenan Demirkol ise “Tamamen saptıyorlar. Avrupa Birliği Yönetmeliğinde eğer bir gıda ürünü genetiği değiştirilmiş hammaddeden üretilmişse ya da genetiği değiştirilmiş hammaddeden üretilmiş bir içerik içeriyorsa o gıda maddesinin Genetiği Değiştirilmiş Gıda Maddesi olarak etiketlenmesi zorunludur. Ama bu genetiği değiştirilmiş tohumlarla tarım yapılan ülkelerde tozlaşmayla bu tohumları kullanmayan köylülerin de tohumları bulaşık olabileceği için bir üretici genetiği değişmemiş hammaddeden gıdasını ürettiğini kanıtlayabildiği takdirde teknik nedenlerle bir GDO bulaşıklığı varsa işte o zaman 0.9’a kadar bir tolerans tanınır" diyor.

Halkı kandırıyorlar

Prof. Dr. Kenan Demirkol bu yasanın tamamen çarptırıldığını söylüyor ve "Halkı aldatıyorlar. Tesadüfen bulaşık sözünü bir programda söyledim bakıyorum bakanlık yetkilileri bulaşmışsa diye açıklama yapıyor ama yönetmelikte böyle bir madde yok. Tarım Bakanlığı maalesef halkı aldatıyor, başbakanı da aldatıyor” diyor.

Nilgün Yıldız yazıyor



Gofret bile almayın!

Prof. Dr. Kenan Demirkol, “Şu anda Türkiye’de GDO’lu tohumların ekimi 10 yıldan beri yasak. Yani bu yönetmelik ekimi yasaklamadı her ne kadar bakanlık bunu böyle lanse etmeye çalışsa da. Ama 10 yıldır yurtdışından GDO’lu olarak soya ve mısır ülkemize girmektedir. Bunlar da en az bin çeşit besinin içinde kullanılmaktadır. Hazır çorbadan tutun, gofrete kadar birçok sanayi gıda ürünlerinde yer almaktadır. Bakanlık eksik yönetmelik çıkardı ve bu yönetmelikle bütün GDO’lu ürünlerin denetilmesi mümkün olamayacak. GDO’suz ürünlerin üzerine etiketle bir ibare bulunmamasını da algılamış değiliz. Dolayısıyla maalesef yediklerimizde bu yönetmeliğe rağmen GDO’lu ürün olup, olmadığını bilemeyecekler.

Korunma yolları

Prof. Dr. Kenan Demirkol insan sağlığına zararlı bu ürünlerden korunmak için hazır gıda tüketiminden kaçınmak gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Kenan Demirkol “Bugün siz manava ya da pazara giderek taze sebze ve meyve alırsanız herhangi bir kaygı yaşamanıza gerek kalmaz. Yapılacak şey anneler çocuklarına para verip gofret al demek yerine evde kek pişirip onu yedirecekler. Hazır çorba yedireceklerine temel gıda maddelerinden çorba yapacaklar. Et sosu gibi paketlenmiş ürünleri kullanmayacaklar. Her şeyden önce mısır özü yağının büyük bir bölümü GDO’ludur. Genetiği değiştirilmiş mısır ve soyaya karşı kendimizi korumalıyız. Soya ve mısır bin küsür gıda maddesi içinde vardır” diyor.


Anne karnından bebeğe geçiyor

Bebek mamalarında GDO’lu organizmaların ve ürünlerin kullanılmayacağı söylense de bu organizmalar anne sütü ile bebeğe geçebiliyor. Fransa’da yapılan çalışmalarda süte geçtiği de ortaya çıktı. Emzirme döneminde de anne sütünden bebeğe geçiyor.


Yönetmeliğin nedeni Amerikan şirketine yardım

Prof. Dr. Kenan Demirkol, “Türkiye de yaşayan hatta dünyada yaşayan hiçbir bireyin GDO’ya ihtiyacı yoktur. Sunduğu sadece zehirdir ve hükümetin görevi de toplumu bu zehirlerden korumaktır. Böyle bir yönetmeliğin çıkarılması toplumun sağlığını değil bazı şirketleri korumaktır. İşin acı tarafı GDO ticaretinin yüzde 99’u dört tohumla yapılır pamuk, mısır, kanola ve soya. Bunların yüzde 90’ı tek bir Amerikan şirketi tarafından üretilir. Bu terbiyesizliktir bir Amerikan şirketinin karı karşısında 70 milyon insanın sağlığı vardır. Bu hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir durumdur. Bakanlık sağlık için değil bir Amerikan şirketinin çıkarları için tedbir almıyor” diyor.

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/12863086.asp?gid=245

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.