1 Ekim 2009

AĞABEY ŞARKISININ GETİRDİĞİ MUCİZE

Her iyi anne gibi Karen de, bir bebeğinin yolda olduğunu görünce, üç yaşındaki oğlu Michael’ ı yeni bir kardeş için hazırlamaya başlamıştı. Bebeğin kız olacağı anlaşıldı ve Michael annesinin karnındaki kız kardeşine, her gün, her akşam şarkı söylemeye başladı. Onunla tanışmadan önce aralarında bir sevgi bağı oluşmaya başlamıştı.

Hamilelik normal bir şekilde gelişiyordu. Vakti gelince, doğum sancıları başladı. Sonra her beş dakikada bir, üç dakikada bir ve her dakika…

Fakat, doğum anında ciddi bazı sorunlar ortaya çıktı ve Karen’ in sancıları saatler sürdüğü halde, bebek bir türlü doğmadı. Bir sezaryen mı gerekecekti? Nihayet çok zorlu çabalar sonucu, Michael’ in kız kardeşi dünyaya geldi. Ama çok ciddi bir sorun var gibiydi.
Gece yarısı çalan ambulans sirenleri arasında, Tenesse Knoxville’ deki St.Mary Hastanesi Çocuk Servisi’ nin yoğun bakım ünitesine kaldırıldı.

Günler geç tikçe küçük kız kötüleşiyordu. Çocuk doktoru, çok üzgün bir şekilde “Çok az bir ümit var. En kötü son için, hazırlıklı olmalısınız” dedi. Karen ve eşi, cenaze töreni için mezarlık yetkilileriyle konuştular. Evlerinde bebekleri için harika bir oda hazırlamışlardı. Oysa şimdi cenaze için törene hazırlıyorlardı.

Öte yandan Michael, anne ve babasına, kız kardeşini görebilmek için yalvarıp duruyor, “ona şarkı söylemek istiyorum” diyordu. Yoğun bakımdaki iki hafta, sanki cenaze töreninin bir hafta sonra olacağını işaret ediyor gibiydi. Michael ise, şarkı söylemek konusunda, annesine ısrar ediyordu. Ama yoğun bakım ünitesine çocukların girmesi kesimlikle yasaktı.
Ancak, Kalen kararını verdi onu oraya sokacaktı izin verseler de, vermeseler de oğlu, kardeşine şarkı söyleyecekti. Eğer, kız kardeşini şimdi göremezse, bir daha asla göremeyebilirdi.
Ona, kendisine oldukça büyük gelen bir ziyaretçi giysisi giydirdi ve yoğun bakım ünitesine soktu. Sanki yürüyen bir kirli çamaşır torbasıydı. Baş hemşire onun bir çocuk olduğunu anladı ve “O çocuğu buradan çıkarın. Çocukların girmesi yasak.” diye uyardı. Genelde uysal bir kadın olan Karenin içinde ki hamilelik güdüsü birden güçlü bir şekilde baş kaldırdı ve hemşirenin yüzüne çelik gibi bakışlarla bakarak, “kız kardeşine şarkı söylemedikçe buradan gitmeyecek” dedi.

Michael’ in kız kardeşini yatağına götürdü. Michael, yaşam savaşını kaybetmek üzere olan küçük kıza baktı. Bir süre sonra şarkı söylemeye başladı, saf temiz kalpli, üç yaşındaki çocuğun pırıl pırıl sesiyle “You are my sunshine, my only sunshine, you make me happy when skies are grey…” (Sen benim gün ışığımsın, tek gün ışığım, gökyüzü griyken beni mutlu edersin.)
Aniden küçük değişim başladı, şarkıya bir tepki veriyordu. Kalp atışları sakinleşti ve düzenli olmaya başladı. “Şarkıyı sürdür” dedi Karen, gözleri yaş dolu. “You never know, dear how much I love you. Please Don’ t take my sunshine away!” (Seni ne çok sevdiğimi asla bilmeyeceksiniz, sevgilim. Lütfen gün ışığını benden alma.)
Michael, şarkıyı sürdürdükçe, bebeğin sorunlu, kesik kesik olan solunumu, küçük bir kediciğin nefes alış verişi gibi, düzenli bir hale girmeye başlamıştı.

“Şarkı söylemeye devam et bebeğim.” “The other night, dear, as I lay sleeping, ı dreamed ı held you in my arms.” (Geçen gece uyurken, rüyamda seni kollarımda tuttuğumu gördüm sevgilim.) Michael’ in küçük kardeşi sakinleşmeye devam ediyordu. Ama bu bir iyileşme de gösteren bir sakinleşmeydi. “Devam et Michael.” O diktatör tavırlı baş hemşirenin bile yüzü yaşlarla ıslanmıştı. Karende coşkuyla şarkıya katıldı. “You are my sunshine, my only sunshine. Please don’ t take my sunshine away.”

Ertesi gün gerçek bir “mucize” olmuş ve küçük kız eve gidebilecek kadar iyileşmişti. Sevdiğiniz insanlar için ümidinizi asla yitirmeyim Çünkü sevgi inanılmayacak kadar güçlüdür.

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.