1 Ekim 2009

ALTIN TOP

Zengin bir ailenin yoksul ama çok mutlu bir komşusu vardı. Evlerindeki mutluluğun sesleri, zengin ailenin duvarlarını aşarak kulaklarına dek ulaşırdı. Her akşam yoksul ailenin evinden yükselen gülme ve mutluluk sesleri kendi evlerinden duyuldukça zengin adam ve eşi onları gıpta ederlerdi.

Bir gün zengin adam, yüreğindeki duygusunu eşine açtı:
“Biz bu denli zengin olmamıza karşın onlar gibi mutlu ve neşeli değiliz” dedi ve eşine bir öneride bulundu:

“Sen yarın yoksul komşunu hanımına git ve bu mutluluklarının nedenini sor, öğren” dedi. “Onların mutluluk gizini öğrenelim ki bunu biz de uygulatıp, onlar gibi mutlu olmaya çalışalım.”

Eşi ertesi sabah yoksul komşusuna gitti ve evin hanımına, mutluluklarının nedenini ve hatta gizini sordu. Fakir komşu, bu gizi içtenlikle açıkladı:
“Bizim küçük bir altın topumuz var” dedi. “Akşam olup eşim eve geldiğinde, eşimle karşılıklı geçeriz ve birbirimize bu altın topu atarak eğleniriz, neşeleniriz. İşte bizim mutluluğumuzun gizi budur.”

Zengin kadın, komşusunun gizini akşam eşine anlattı,
“Demek bu kadar kolaymış bu işin gizi” dedi. “Yarın sabah hemen bir kuyumcuya giderim ve bende bir altın top yaptırırım.”
Ve sabah olur olmaz soluğu bir kuyumcuda aldı, akşama dek yapıp bitirmesi koşuluyla kuyumcuya bir altın top ısmarladı. Sonrada siparişi tamamlanınca altın topunu aldı, akşam eve getirdi.

“Geç karşımada altın topumuzu birbirimize atmaya başlayalım” dedi eşine.
Zengin çift karşılıklı oturdular ve altıntopu birbirlerine atıp atıp, tutmaya başladılar.
Her şey iyiydi, güzeldi ama... Ortada “olmayan” bir şey vardı. Onların bir altın topu vardı, onlarda aylın toplarını birbirlerine atıp, tutuyorlardı ama, nedense neşelenemiyorlar, kahkahalar atamıyorlardı.
Üstelik madeni topun ağırlığı nedeniyle giderek yorulmaya başlamışlar, hatta topun zaman zaman çarpması sonunda bedenlerinin belirli bölümlerinde morluklar bile olmuştu.

Zengin adamın eşi sabah ilk işi olarak yoksul komşusuna gitti:
“Sizin dediğinizi yaptık bir altın top yaptırdık, karşılıklı geçip birbirimize atmaya başladık ama” dedi. “Nedenler bilinmez, bir türlü neşelenemedik, sizin gibi kahkahalar atamadık.”

Yoksul komşu kadın gülmeye başladı:
“Fakat sevgili komşum, benim sözünü ettiğim top kuyumcuda yapılan altın toplardan değil ki” dedi. Bizim sapsarı saçlı masum bakışlı bir yavrumuz var. Biz ona “altın top” deriz. Akşamları eşimle karşı karlıya geçer, altın topumuz bir benim kucağıma koşar bir babasının kucağına koşar ve bizi eğlendirir. Onunla uyurken biz tüm yorgunluğumuzu unutur, coşar, neşeleniriz...”

İster sarı saçlı, ister kara saçlı ister tümüyle saçsız olsunlar, her çocuk her evde, anne ve babayı birbirine yapıştırırcasına bağlayan, onların aralarından “su sızdırmayan” sağlamlıktaki harçtır, her birine “altın top” denilse de...

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.