30 Ağustos 2009

MÜLAKATTA TUZAK SORULAR

Gönderdiğiniz CV kabul edildi, mülakata davet edildiniz. Şirketin insan kaynakları departmanı yöneticisin karşısına oturdunuz. İşte size yöneltilecek 20 tuzak soru ve öneriler:

Gönderdiğiniz CV kabul edildi, mülakata davet edildiniz. Şirketin İK departmanından bir yöneticinin, bir danışmanın yahut bizzat şirket müdürünün karşısına oturdunuz. CV’nizde yazdıklarınızı "sesli olarak" tekrar etmekle yetinmeyecek, karşınızdakinde "iyi bir intiba" bırakmaya gayrat edeceksiniz. İşte size (Le Journal du Net sitesinden) karşınıza çıkabilecek "20 tuzak soru" ve önerilen cevapları...

"Eskiyi kötülemeyin"...

Soru: Çalıştığınız şirketten niye ayrılmak istiyorsunuz?

Niçin iş aradığınız yahut eski şirketinizden niye ayrıldığınız söz konusu olacak ve size eski patronunuzla, yöneticilerinizle bir sorununuz olup olmadığı sorulacaktır. Eskileri şikayet etmekten kaçının. Aksi takdirde, mülakatı yürüten "Yarın bizim hakkımızda da böyle konuşur" diye düşünecektir.

Böyle bir soruyla karşılaştığınızda, daha fazla sorumluluk almak istediğinizi, ama çalıştığınız (eski) şirkette bunun mümkün olmadığını; hayatınızda yeni bir "challange" yaşayacak bir döneme geldiğinizi düşündüğünüzü; farklı bir sektörü tanımak ve deneyim kazanmak istediğinizi söylemek daha tehlikesizdir. Yani geçmişi değil, geleceği konuşun.

Sağlam referans gösterin

Soru: Açıp konuşsam, eski yöneticiniz sizin hakkınızda ne söyleyebilir?

Böyle bir sorudan maksat, tepkilerinizi ölçmektir. Hazırlıksız yakalanmış yahut bu sorudan rahatsız olmuş intibaı vermeyin. Yoksa karşınızdakinin konuyu deşeceğinden hatta söz konusu referansları arayacağından şüpheniz olmasın. Eğer eski şirketinizle, yöneticinizle bir sorununuz olmadıysa, konuyu mülakatçının bilmesini istediğiniz çalışmalarınıza, niteliklerinize ve becerilerinize getirin. Tabii abartmadan.

Eski şirketinizde sorunlar yaşadıysanız hatta kavgalı ayrıldıysanız, şeffaf davranmak daha akılcı olacaktır. "Şu şu sorunlarımız oldu. Açıp konuşsanız eski yöneticim size şöyle diyecektir" diyerek, kısaca olayı izah edin ve karşınızdakini ikna etmeye çalışın.

Dikkat: Size böyle bir soru sorulmazsa, konuyu siz açıp da ayağınıza kurşun sıkmayın!

Kusur mu, ne kusuru?

Soru: Bana üç yetkinliğinizi ve üç kusurunuzu sayar mısınız?

Yetkinlikleri saymak kolaydır da (nasılsa CV’nizi hazırlarken bu konuya uzun uzun kafa patlatmışsınızdır) kusurlarınız hakkında konuşmak kolay değildir. Uzmanlar "Sadece ve sadece düzeltilebilir kusurlardan bahsedin" diyorlar. Kusurlarınızı kısaca söyleyin, hemen konuyu bunları ortadan kaldırmak için neler yapacağınıza - hatta mümkünse ne yapmakta olduğunuza - getirin.

"Kabul edilebilir kusurlar" meyanında, mesela, delege etmekte zorlandığınız, fazla otoriter davranmaya eğiliminiz olduğu, bir karar vermeden önce kılı kırk yarma alışkanlığınız, dış görünüşünüze fazla önem vermeniz... sayılabilir ve size puan da kazandırılabilir.

Dikkat: Saydığınız kusurların, başvurduğunuz görevle çelişmemesine dikkat edin. Açıklık derken işi kaçırmayın. Mesela kriz masası için bir yönetici aranıyorsa, "hızlı karar almakta zorlanıyorum" demek pek hayırlı olmayabilir.

Kötü durum senaryosu

Soru: Yöneticiniz sizin görüşlerinizi hiç dikkate almıyor, ne yaparsınız?

Kişiliğiniz ve davranışlarınız hakkında karşınızdakini aydınlatacak bir soru. Soru bir varsayım içerdiği, bir senaryo olduğu için, kaçamak cevaplarla kurtulmanız da mümkün değil.

Böyle bir soru karşısında "Benim fikirlerim her zaman yerindedir; dikkate almıyorsa bu karşımdaki yöneticinin salaklığını gösterir" yahut "Yöneticim fikirlerimi dikkate almıyorsa, demek ki ben dikkate değer bir şey önerememişim" gibi uç cevaplara yer yok. "Önerilerimi bir kere daha gözden geçiririm. Eğer fikirlerimde ısrar ediyorsam, bu kez ’acaba önerilerimi yöneticime doğru ifade edemedim mi?’ diye sorgularım. Olmadı, görüşlerimi niye dikkate almadığını, nerede yanlışımı gördüğünü sorar, anlamaya çalışırım. Belki de benim bilmediğim bilgilere sahiptir, dikkate alması gereken farkla öncelikleri vardır" iyi bir cevap olabilir.

Hazırlıklı olmanız gereken benzer sorular: "Saat 18’de size sabah teslim etmeniz gereken bir iş verilirse ne yaparsınız?" yahut "Altınızda çalışan birisi verdiğiniz talimatları uygulamazsa ne yaparsınız?"

Yabancı dil tuzağı

Soru: May we continue this conversation in English?

Tam da heyecanınızı atmışken, mülakatçı yabancı bir dilde konuşmaya başlıyor. Eğer CV’de yabancı dil bilginizi abartmadıysanız (ki genelde biraz uçulur) sorun yok. İngilizce soruya Türkçe olarak "Ay pardon hazırlıksız yakalandım da biraz..." gibi bir cevap vermeyin, maça 1-0 yenik çıkarsınız. Mülakatçı, yabancı dili bildiği kadarıyla rahat ve tereddütsüz konuşan bir adaya daha anlayışlı davranacaktır.

Temel kuralı unutmayın: CV’nize yabancı dil bilgilerinizi "doğru ve dürüst" olarak aktarın. Mesela ’Excellent’ demek ’ada dili gibi’ demektir, unutmayın!

Motivasyon mu, verimsizlik mi

Soru: Çalışma kapasiteniz yüksek midir?

Tabii ki herkes bu soruya ’evet’ cevabı verecektir. Ama cevabınızdan karşınızdaki mülakatçı ne sonuç çıkaracaktır acaba, o bilinmez. Akşam geç saatlere kadar kalıp çalışıyorsanız, bu sizin dikkatinizi ve direncinizi kaybetmeden uzun saatler çalışabildiğiniz ve motive olduğunuz anlamına mı gelir... yoksa, işinizi zamanında bitiremediğiniz, yetiştiremediğiniz anlamına mı?

En iyisi "Verimli ve yoğun çalışmayı, iş yerinde geç saatlere kadar kalmaya tercih ederim. Ama acil bir durum varsa, iş baskısı ve stres beni genelde etkilemez" gibi bir cevap iyidir.

CV’de boşluk olmasın

Soru: CV’nizde niye 2007 senesi hakkında bilgi yok?

CV’nizde, özel veya mesleki hayatınızda bir tatsız dönemi atlamayı denediniz ve mülakatçı tabii ki bu boşluğu fark etti ve size soruyor. Panik yapmayın, yalana davranmayın. Bir uzman "Hayatta yaşayabileceğimiz kazalardan sorumlu olmayabiliriz; ama bunlara verdiğimiz tepkiden sorumluyuz" diyor. Yani ezilip büzülmeden, kısaca "O dönemde şöyle bir hastalık geçirdim" yahut "Şu kadar ay işsiz kaldım" diyebilirsiniz; ama "Bu dönemi şu şekilde değerlendirdim" (eğitim aldım, staj yaptım, yeni ilişkiler kurdum vs) de diyebilmelisiniz.

Bu boşluk eğer sizin kararınızsa (çocuğumla ilgilenmek için, formasyonumu tamamlamak için, şahsi bir projemi gerçekleştirmek için) bunu başlı başına bir tecrübe olarak aktarın. Kazançlarınızı sıralayın.

Özel yaşam - iş yaşamı

Soru: İş hayatı-özel hayat dengesi sizin için ne kadar önemli?

Aslında, bu sorunun altında yatan gerçek soru şu: "Bu iş sizin için ne kadar önemli? Bu iş için neleri feda etmeye hazırsınız?" Dikkat: "Bu iş için ölürüm" havasına girmek, "Her şeyi feda etmeye hazırım" demek yanlış bir strateji olabilir, geri tepebilir. Eğer başvurduğunuz iş (şirket birleşmesi uzmanlığı, risk yöneticiğili gibi) "zaman zaman özel hayatı yok farz etmeyi gerektiren" türden bir iş değilse, kendinizi süpermen diye yutturmaya kalkmayın. Ya size inanmazlar ya da (daha da kötüsü) söylediğinizi doğru sanırlar, yarın beklerler!

Ayrıca, hayatta işinden başka şeyi düşünmeyen bir aday, sanıldığının aksine, mülakatçının üzerinde çok olumlu bir intiba bırakmaz. En iyisi, zaten en doğrusu, iş yaşamı - özel yaşam dengesini sağlayacak kadar iyi organize olduğunuzu, bu dengenin iş hayatında başarılı olmak için şart olduğunu söylemek. Eklemeyi de unutmayın: Tabii acil ve önemli bir durumda, gerekli fedakarlığı yapmayı da bilirim!

Bir mülakat klasiği

Soru: Kendinizi 5 yıl sonra nerede görüyorsunuz?

Her adaydan, başvurduğu şirketin kültürü ve sunduğu imkanlar hakkında asgari bir ön-bilgi edinmiş olması beklenir. 5-10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz, gibi bir soruya cevap vermek için, bu şart. Şirkette turn-over yüksekse, şirket dışında bir gelecek beklediğinizi söylemek yanlış olmaz. CEO’nun şirkette stajyer olarak çalışmaya başladığını biliyorsanız, şirkette uzun süre çalışmaktan ve yükselmekten bahsedebilirsiniz. (Bu sayede bir ön-araştırma yaptığınız da anlaşılır.)

Ama abartıp karşınızdakini (özellikle müstakbel yöneticinizse) korkutmayın; ona "6 aya kalmaz seni koltuğundan ederim" tavrı yapmayın. Yani dikkatli davranmakta, yeteri kadar muhteris ama gözü ihtirastan kararmış intibaı vermemekte fayda var. Uzun vadeli beklentileri, umutları olan; kendini geliştirmek, sorumluluk almak, yükselmek isteyen ama bunu başarmak için yoluna çıkanı ezmeye kalkmayacak, dengeli bir aday (gibi) olun.

Özel yaşam, hassas konu

Soru: Medeni durumunuz hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Hassas bir soru. Özellikle de çocuk doğurma yaşında genç bir kadına sorulduğu zaman. (O kadar ki kimi ülkelerde mevzuat mülakatta bu soruyu yasaklıyor.) Bu gerekçeyle cevap vermekten kaçınmalı mı? Bu da sakıncalı olabilir. En iyisi "Bu hassas bir soru, ama sormak zorundasınız, sizi anlıyorum". Ondan sonra özel yaşam-iş yaşamı dengesinin önemi hakkında bir iki kelime edip, soruya çok açık cevap vermekten kaçınabilirsiniz.

Cevap vermek gerekirse, genç bir kadın ne demeli? "Çocuk yapmayı düşünüyorum" derseniz, müstakbel işvereni (doğum izni sebebiyle) korkutabilirsiniz. Aksini söylerseniz, bu kez de özel hayatınızın "tuhaf olduğunu" düşünebilir. En iyisi "Henüz bir karar vermiş değilim" diye sıyrılmak. Hatta ortam müsaitse "Bir kedim var, daha ona bakmayı bile beceremiyorum" türünden bir espri de işe yarayabilir.

Hürriyet-İK

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.