Hızlı bir çalışma temposunun ardından saatin beş olduğunu Kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. Yoğun bir servisti çalıştığım servis, çocuk servisleri hastanelerin en yoğun ve gürültülü olan servisleridir. Artık günün yoğunluğu geçmiş servis sessiz bir hal almıştı aksam tedavilerini henüz bitirmiş ofiste çay içmeye gitme telaşındaydım Çünkü o günün ilk çayını içme fırsatı yakaladım diye kendi kendime düşünüyordum. Kep dağılmış saç baş karışmış yorgun bitkin bir haldeydim tedavi odasından çıktığımda. Aynada kendimi tanıyamadım.
Ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çalıyordu. Oturduğum yerden büyük bir güçlükle ayağa kalktım ve telefona gittim karşıdaki ses acilde trafik yaralılarının olduğunu içlerinde Çocuklarında bulunduğunu, damar bulamadıklarından dolayı acile yardıma gelmemi söylüyordu. Tüm yorgunluğumu unutmuş hızla acil servisine yönelmiştim ki diğer telefonda nöbetçi hekimin nöbetçi beyin cerrahı hekimiyle gelip gelmeme konusundaki tartışmasını duydum. Nöbetçi hekimin sesi ortalığı çınlatıyordu:
— Ne yapalım? Bırakalım ölsün mü bu insanlar? Gelmek zorundasınız!
- …
— Gittiğiniz davet beni ilgilendirmez! Nöbet değiştirseydiniz Çok önemli bir davetti madem.
-…
— Siz Hipokrat yemini etmediniz mi?
Konuşma böyle sürüp giderken gelen asansöre binerek koşarak acil servisine gittim.Her yer kan revan içinde ağlayan koşuşturan yakınını bulmaya çalışan bir yığın insan vardı.Bu kalabalıkta sağlıklı bir iş nasıl yapılırdı bilmiyordum ama her kez elinden geleni birilerine bakma gayretini gösteriyordu.
Acil serviste yatak kalmamış sedyelere insanlar yatırılıp ilk müdahale yapılıncaya kadar bekletiliyor yetersiz kalan personel yerine hastaları yukarı sevk edilen servise aileleri çıkartıyordu. Onca kazazede içinde başında kimsesi olmayan ama durumu da oldukça ağır 15–17 yaş arası bir genç vardı gerekli müdahalesi yapılmış fakat sevk edildiği beyin cerrahi hekimi henüz görev yerine gelmediği için orada bekletiliyordu.
Kendime ait serum ve tedavileri uyguladıktan sonra o çocuğun başına giderek ilgilenmeye çalıştım şuuru yerindeydi konuştuklarımı anlıyor fakat cevap veremiyordu son anlarını yaşadığını görüyor ve yalnız olduğu için korkunç derecede üzülüyordum onu orada yalnız bırakamıyordum. Zaten ben onunla ilgilenirken acil servis boşalmış, tüm hastalar gerekli servislere dağıtılmıştı. Ellerimi sımsıkı tutuyordu, bırakma dercesine gözlerinden yaşlar süzüldükçe kendimi ben de tutamaz hale gelmiştim, eğildim yanaklarından öptüm. “Bırakmayacağım seni sakin ol, Üzülme sakin” diyordum hiç tanımadığım, daha önce hiç görmediğim bu insana anlatılmaz bir yakınlık hissediyor, sanki onun acısının aynısını çekiyordum. Çok acı çekiyordu hem yalnızlığından hem de geçirmiş olduğu beyin travmasından. Ne kadar süre daha onunla kaldığımı hatırlamıyorum. Avucumu bırakmasıyla kendime geldim. O artık aramızda değildi, bu dünyayı terk etmişti ve ben gelmeyen doktoru suçluyor içimden Lanetler yağdırıyordum.
Derken beyin cerrahı hekim gelmişti. Hastanın daha doğrusu ex (Ölmüş) gencin üzerindeki çarşafı almamı söyledi. Çarşafı kaldırdığımda doktorun hiç bir şey söyleme fırsatı olmadan yere düştüğünü gördüm. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yemekli bir davetten gelmişti. Acaba çok mu sarhoştu ya da kalp krizimi geçiriyordu diye düşünürken diğer hekim arkadaşları olaya müdahale etmişlerdi bile. Ölen o gencecik insanin babasıydı bu doktor ve kendi evladının tedavisi için çok geç kalmıştı ne yazık ki. Kötü günde oğlunun acısıyla felç geçirmiş ve görevine yeniden dönememişti.
MUTLAKA 2-3 Ayda bir bu yazıyı okurum ben. Size de tavsiye ediyorum.
Dostluk her gün 2-3 kere telefonla konuşmak değildir…
Dostluk yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı bir şeyler paylaşıldığını zannetmek değildir…
Dostluk; dost bildiğin kişinin en ince detaylarını bilme ihtiyacı ve gereği değildir… Dostluk; dost bildiğin kişinin senin en karışık detaylarını bilmesi gerektiği de değildir…
Dostluk her hafta 3-5 kere görüşmek değildir…
1 ay, 1 sene, 5sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insani birdenbire arayıp, dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni Geri Çevirmez ve sanki daha az Önce konuşmuşsun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse, ve daha da Önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5 sene ayrılığa rağmen bu insanin başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriysen, ve ayni şekilde onun da Öyle olduğunu biliyorsan EMINOL Kİ O kişi senin DOSTUNDUR… Sen de O’nun…
” Her tür ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, Çoğu akıp gider. İlişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve özgürlük tanınıyorsa ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı Çok bunaltırsanız ilişki de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek Çok insanla karsılaşırsın Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.”
Yıllardır elektronik postama gelen ayrıca okuduğum kitap, dergi, gazete vs.'lerden okuyup da not aldığım atasözleri, özlü sözleri, eğitici ve öğretici öyküleri, kıssadan hisse öyküleri, fıkraları,sanal alemde paylaşmak istedim.Bazılarının yazarını not almayı unutmuşum, arada yanlış not ettiklerimde vardır. Şimdiden affınıza sığınırım.Yaşama dair herşeyimi burada paylaşmak istiyorum.Amacım eğlenmek, eğlendirmek, öğrenmek, öğretmek, yaşama dair her şeyi paylaşmak.Yorumlarınız benim için önemlidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
HAKKIMDAKİ HER ŞEY
Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.
Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.
Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.
Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.
Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.
Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.
Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.
Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...
İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.
Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.
Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.
Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.
Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.
Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.
Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.
Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.
Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...
İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.
Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.
İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?
OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?
MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?
CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı
Blog Listem
CANIMIN İÇİ
Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:
Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?
CANLARIM

HAYATIMA ANLAM VERENLER
Bu Blogda Ara
Ahh! Kalbim
İzleyiciler
Blog Arşivi
-
▼
2009
(506)
-
▼
Ağustos
(222)
- HERKES TARAFINDAN SATILABİLİRSİNİZ
- ACELE KARAR VERMEYİN
- KIRMIZI İBİKLİ KÜÇÜK TAVUK
- HAYATIN ANLAMI BAKIŞLARINDA GİZLİDİR
- HAYATINIZDAKİ FRENLERİN ANLAMI
- SİZ HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI?
- KURBAĞANIN AZMİ
- BİR KÜÇÜK OĞLANCIK
- AYDINLIK
- YAŞLI ADAM
- METRODAKİ KEMANCI
- BEŞ ÖNEMLİ HAYAT DERSİ
- SEVGİNİN GÜCÜ
- İKİ FİNCAN KAHVE
- ÖĞRENDİMKİ
- KIZLAR VE EVLİLİK:):):)
- ÇATLAK TESTİ
- FIKRA
- GAZLI İÇECEKLER ALKOL KADAR TEHLİKELİ
- NİÇİN SU İÇMELİYİZ?
- MÜLAKATTA TUZAK SORULAR
- MARANGOZUN PİŞMANLIĞI
- KURŞUN KALEMİN HİKAYESİ
- HER İŞTE BİR HAYIR VAR
- YANKI
- KOZADAN KELEBEĞE
- OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
- DUYMA AYGITI
- 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
- AFFETMEK
- AVCI FIKRASI
- FIKRA
- PLAN BOZULDU:):)
- EVLİLİĞİN İLK HAFTASI VE ONUNCU YILI:):):)
- KEREM
- ANLAR
- ÇOCUKLARDA KANSERİ ÖNLEYEBİLİRSİNİZ
- YOKSA ELMANIN VATANI BURASI MI?
- KAZANILAN ZAMANI KULLANMA
- DOĞAN CÜCELOĞLU "SAVAŞÇI"
- FIKRA
- AĞLAMAK KİŞİSEL İLİŞKİLERİ GÜÇLENDİRİYOR
- VÜCUT BÜYÜDÜKÇE BEYİN KÜÇÜLÜYOR
- KAPLUMBAĞANIN SUYU
- BAYRAK
- VADİDEN ZİRVEYE
- TRAFİKTE DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
- PROBLEM KİMDE?
- GERÇEK DOST
- BIRAK SEVGİ SENİ BULSUN
- KADININ DEĞERİ
- KADIN VE ERKEK ARASINDAKİ 35 FARK
- KAHVENİZİN TADI HİÇ KAÇMASIN
- UTANIRIM
- AĞLAMAK
- MATEMATİKÇİLER NELERLE UĞRAŞIYOR?
- AŞKIN GÖZÜ NEDEN KÖRDÜR?
- KADIN, ERKEK, OTOMOBİL VE ÜLKE :):):)
- DOLMUŞ MUHABBETLERİ
- HAYATA DAİR
- KADINLAR MI ERKEKLER Mİ DAHA DEDİKODUCU?
- HAYAT OYUNU
- DİPLOMASİ
- MEMLEKET MESELESİDİR!..
- BİRAZ MUTLULUK
- CAN DÜNDAR'DAN HAYAT OYUNU
- CAN DÜNDAR'DAN "SEÇİM YAPMAK"
- AŞK BÖYLE BİR ŞEY İŞTE.
- ÇAY, GELİN, KAYNANA, AİLE...
- FIKRA "CİNLER"
- FIKRA "ALLAH'A EMANET"
- KARŞILIKSIZ SEVGİ
- ANKA KUŞUNUN ÖYKÜSÜ
- FIKRA
- LİDERLİK BU İŞTE
- MÜTHİŞ SINAV SORULARI VE CEVAPLARI:):):)
- FIKRA
- EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRÜR MÜ?
- CAN YÜCEL'DEN "YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞ...
- ÇAĞRI MERKEZİ DİYALOGLARI
- BARDAK OLMAYI BIRAK GÖL OLMAYA BAK
- HAYAT BÖYLEDİR İŞTE
- HAZIR CEVAPLAR:)
- FIKRA
- TUTACAK ELİ OLANLAR
- KISMETTEN ÖTESİ YOK
- FIKRA
- SARIŞIN FIKRALARI
- MÜŞFİK KENTER'DEN
- İPİN HESABI
- DOSTLUKLAR
- AŞK NEDİR?
- FIKRA
- KISSADAN HİSSE
- BİLGE VE YOLCU
- AŞK, DOSTLUK VE GÜVEN
- DOST DEDİĞİN MEVLANA'DAN
- DOĞUM GÜNÜNÜZE GÖRE NESİNİZ?
- CAN DÜNDAR'DAN "ZAAF"
- KOKU VE SES
-
▼
Ağustos
(222)
HAKKIMDA
- GÜL ÖĞÜNÇ OKYAY
- AĞRI, Türkiye
- Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder