5 Eylül 2009

BİR MASAL GİBİ

Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için
hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm..
Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye
acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri
yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu...

Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi
yerinde bir posta kutusu numarası vardı. Bir ipucu
bulabilmek belki biraz da merakımı giderebilmek için
zarfı açtım ve içindeki mektubu okumaya başladım.
Mektup, sol yanı çiçek resmiyle süslenmiş bir kağıda,
özenli bir el yazısıyla yazılmıştı ve "Sevgili Michael"
diye başlıyordu.. Ve "Annesi yasakladığı için
onu bir daha göremeyeceğini" anlatarak
devam ediyor.. "Ama sakın unutma, seni daima
seveceğim" diye bitiyor.. İmza.. Hannah!..

Elimde yalnızca, mektubu yazan kişiyle, mektubun
yazıldığı kişinin birinci adları vardı. Eve gider gitmez
hemen telefon idaresini aradım.Görevli kisi, kendisine
bildirdiğim adreste yaşayanların telefon numarasını
vermesinin yasalara aykırı olduğunu söyledi. Fakat
ısrarım karşısında: "Belki, size yardımcı olabilirim" dedi.
"Bu adreste bulunan numaraya telefon ederim ve onlar
Kabul ederlerse, sizi görüştürebilirim lütfen bekleyin.."
dedi. İki üç dakika sonra görevlinin sesi geldi..
"Bağlıyorum efendim." Telefonda, karşıdaki hanıma
"Hannah diye birini tanıyıp, tanımadığını" sordum.

"Bu evi, 30 yıl evvel, Hannah diye kızları olan bir aileden
aldık" dedi. "Peki yeni adreslerini biliyor musunuz?.."
"Hannah annesini bir huzurevine yatıracaktı. Oradan takip
ederseniz, belki adres bulursunuz.." deyip bana huzurevinin
adını verdi.. Hemen aradım.. Yaşlı anne yıllar önce ölmüş..
Ama kızına ait eski bir telefon numarası var. Belki ordan
bilirlermiş.. "Bunların hepsi aptalca aslında" dedim
kendi kendime.. İçinde sadece 3 dolar ve 60 yıl önce
yazılmış bir mektup bulunan cüzdanın sahibini aramak
için bunca zahmete ne gerek var ki.. Aradım numarayı..

Bir kadın "Şimdi Hannah'nın kendisi bir huzurevinde"
dedi ve numarayı verdi. Hemen orayı çevirdim.. Ses;
"Evet, Hannah burda yaşıyor" dedi.. Saat ona geliyordu
ama hemen yola çıktım, Hannah'yı görmek için..
Devasa bir binanın üçüncü katında şirin bir oda.. Gümüş
saçlı, sıcak tebessümlü bir yaşlı kadın.. Gözlerinin içi ışıl
ışıl ama.. Anlattım olanları.. Cüzdanı ve mektubu gösterip..
Derin bir iç çekti mektuba bakarken ve "Genç adam" dedi,
"Bu mektup, Michael ile son kontağımdı.. Onu öyle
seviyorum ki.. Sean Connery gibi yakışıklıydı.. Hani şu
meşhur aktör.. Ama ben 16 yaşındaydım.. Çok küçüğüm
diye annem kesinlikle izin vermedi.." Derin bir nefes daha..
"Michael Goldstein harika bir insandı. Eğer bulabilirseniz
ona söyleyin lütfen.. Onu hep düşündüm.. Hep.." Bir ufak
sessizlik.. Bir derin nefes daha.. "Ve onu hep sevdim.."
İki damla yaş damladı elindeki mektuba, ıslanan gözlerden..
"Ve hiç evlenmedim.. Michael gibi birisini bulamadım ki.."
Hannah'ya teşekkür edip odadan çıktım.

Binadan çıkarken danışmada beni karşılayan kız
"Hannah Hanım yardımcı olabildi mi size" dedi.." Hiç
değilse bunun sahibinin soyadını öğrendim" dedim..
Cüzdanı elimde sallayarak.. O sırada yanımda dikilip duran
hademe bağırdı.. "Hey baksana.. Bu Bay Michael'ın
cüzdanı.. Üzerindeki bu kırmızı şeritten onu nerde
görsem tanırım.. Cüzdanını hep kaybederdi zaten..
Üç kere ben buldum, koridorlarda..

"Michael sekizinci katta yaşıyordu.. Ok gibi fırladım
tekrar asansöre. Michael yatmamıştı. Okuma odasında
kitap okuyordu. Hemşire beni ve elimdeki cüzdanı gösterdi.
Michael elini arka cebine attı, hızla.. Sonra sevinçle "Evet
bu benim cüzdanım" dedi. "Öğleden sonraki yürüyüş
sırasında kaybetmiş olmalıyım. Size teşekkür borçluyum."
"Hiçbirşey borçlu değilsiniz" dedim. "Ama özür dilerim.
İpucu bulmak için açtım ve içindeki mektubu okudum."
"Mektubu mu okudun?" "Sadece okumakla kalmadım.
Hannah'yı da buldum.." "Buldun mu? Nerde? İyi mi?
Hala eskisi gibi güzel mi. Söyle, lütfen söyle.."
"Çok iyi.. Hem de harika" dedim, yavaşça.. "Bana onun
telefon numarasını ver. Yarın onu hemen arayacağım."
Elime sımsıkı sarıldı.. "O benim tek aşkımdı.. Onu
öyle sevdim ki, asla evlenmedim.. Çünkü bu mektup
geldiğinde hayatım, anlamsal olarak bitmişti."
"Bay Goldstein" dedim.. "Gelin benimle.."

Asansörle üçüncü kata indik.. Odanın kapısı açıktı.
Hannah sırtı kapıya dönük televizyon izliyordu..
Hemşire ona yaklaştı, omzuna dokundu.. "Hannah"
dedi.. "Bu bay'ı tanıyor musun?" Gözlüklerini
ayarladı bir an baktı, tek kelime etmeden..
"Michael" dedi, Michael, kapıda, kısık sesle..
"Hannah.. Ben Michael.. Beni tanıdın mı?.."
"Michael" diye yutkundu Hannah. "İnanmıyorum..
Bu sensin. Benim Michael'ım." Michael
Hannah'ya doğru yürüdü yavaşça. Sarıldılar.
Hemşire yanıma geldiğinde onun da gözleri yaşlıydı..
"Gördün mü, bak?" dedim "Yaşamda, yaşanması
gereken herşey, er ya da geç, birgün kesinlikle yaşanacaktır."

***

Üç hafta sonra beni huzurevinden aradılar.
Pazar günü bir nikah vardı.. Gelebilir miydim?

Harika bir nikah töreni idi. Hannah ve Michael
beni nikah şahidi yaptılar üstelik. Hannah açık
bej elbisesi içinde çok güzeldi.. Michael de
lacivert takımı içinde hala çok yakışıklı..
Bir nikah tanığı olarak söylüyorum bu gözlemlerimi…

Aşklarını onsekiz yaşın heyecanı ve duygusuyla yaşayan
76 yaşındaki gelin ile 79 yaşındaki damadın nikahında
keşke siz de bulunsaydınız… Altmış yıl önce bittiği
sanılan bir aşk öyküsünün, altmış yıl sonra, kaldığı
yerden nasıl filizlendiğine siz de tanık olacaktınız.

Çeviren: Nuray Bartosche

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.