24 Eylül 2009

İYİ ŞARAP NASIL ANLAŞILIR?

İlk olarak renge bakılır. Yeni bir kırmızı şarabın rengi mordur. Renk, mordan kırmızıya, kırmızıdan yakut kırmızısına daha sonra da açık kahverengiye doğru gider. Çok açık kahverengi ise şarap, sirkeleşmiş, bitmiş demektir. Renk, parlak olmalıdır.

İkinci olarak kokuya bakılır. Eksperseniz kokudan hemen anlayabilirsiniz. Kokusu üzüm cinsine göre değişir. Genel anlamda çilek, ahududu, ıslak toprak, nem, meşe kokularını alabilirsiniz. Örneğin Fransız meşelerinde bekletilen şaraplarda tahta kokuları alınır. Şiraz gibi üzümlerden yapılan şaraplarda baharat kokuları alınır. Aslında şarap kokularını anlatmak için sözlük gerekir, çünkü her bir kokunun ayrı bir terminolojisi vardır. Doğru şarap şöyle kokar demek yanlış olabilir.

Üçüncü olarak yıla bakılır. Her şarap yıllara göre değişiklik gösterir. 1940’lardan günümüze bakacak olursak bazı yıllar inanılmaz güzel tatlar vardır. Bunun tek nedeni iklimdir. Metrekareye düşen yağış, üzümün aldığı güneş şarabın kalitesini etkileyen unsurlardandır.

Normalde üzüm 1200 saat güneş ışığına ihtiyaç duyar. Aynı yıl sulama yapılıp yapılmadığı da önemlidir. Bazı yıllar kurak geçer ve sulama yapılır, bu durumda üzüm şişer ve içindeki şeker oranı azalır.

İklimi güzel geçen yılların şarapları pahalı olur. Şarabın yapımında kullanılan yöntemler hep aynıdır, fark eden tek şey üzümün ne kadar olgunlaştığıdır.

Yemekle şarabın uyum içinde gitmesi gerekir. Önce şarabın, sonra yemeğin seçilmesi doğru olur. Seçim yaparken önce üzüm cinsi, sonra ülke son olarak da yılı önemlidir.

Genç şaraplardan 1994, 1997, 2000 yıllarının şarapları gerçekten kalitelidir. Çünkü bu yıllar iklim açısından dünya çapında iyi yıllardır.

Kırmızı et ağır yiyecek olduğu için kırmız şarabın içindeki eti çözücü ağırlığını alan taneler bulunur.

Sebzeler, beyaz şarapla içilebilir

Rose şaraplar, aperatif yiyeceklerle, soğuk mezelerle kırmızı şarap içilebilir.

Şaraplar 15C°’de yatay konumda, karanlık, hafif nemli, TV, müzik seti gibi cihazlardan uzak saklanmalıdır.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Corvus'un 2006 Mlbec'i için neler söyleyebilirsiniz?

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.