23 Ağustos 2009

DOKUNMAK



Dokunmak üzerine bir araştırma elime geçti ve yeri deyip bu forumda paylaşmak istedim.

Harvard Üniversitesi' nde yapılan bir araştırmada ameliyat edilmek üzere bekleyen aynı dertten muzdarip iki grup hasta üzerinde çalışma ilginç sonuçlar ortaya koymuş.


Doktorlar ameliyat öncesi ve sonrasında ilk grup hastanın odasına gelerek onlara selam verip, durumlarının nasıl olduğunu sorarlarken, diğer gruba uyguladıkları farklı tek şey, aynı işi ellerini hastaların omuzlarına koyarak yapmak olur. Araştırmanın sonunda, doktorların omuzlarına dokunarak hal ve hatırlarını sorduğu ikinci grup hastanın diğerlerinden çabuk iyileştiği ve üç gün önce taburcu edildikleri görülür. Ülkede benzer tecrübeyi yaşayan çok sayıda doktor bulunduğu anlaşılınca, ''Dokunma Araştırma Merkezleri'' kurulmaya başlanır.

Dokunmanın ve tensel temasın insanlar üzerinde oluşturduğu pozitif enerjiye bir başka örnek de şudur: Amerika'da bir aile, evlilik dışı çocuk sahibi olan kızlarını öldürmek isterlerse de, korkularından cesaret edemezler. Kızlarını Christmas adındaki bebeğiyle birlikte evlerinin altındaki karanlık mahzene kilitlerler. Yaptıkları tek iş, arada bir kapı aralığından kuru ekmek atmak olur. Aradan beş yıl geçer. Mahzenden sesler geldiğini duyan bir kişi durumu polise bildirir. Gerçek ortaya çıktığında sadece tıp dünyası değil, Amerikan toplumu da ayağa kalkar. Anneyi dinleyen doktorlar, anne ve kızı yaşatan tek şeyin, sürekli birbirlerine sarılmaları, sevip okşamaları olduğu sonucuna varırlar.

Verilere göre Amerika'da yılda 470 bin erken (prematüre) doğum gerçekleşiyor… Bu tür bebeklerin normale dönünceye kadar hastanede kalması ailelere ve sağlık sigortası hizmeti veren kurumlara yüklü maliyet getiriyor. Doktorlar, süt verilirken sırtı sıvazlanan bebeklerin normalden hızlı gelişme seyri izlediklerini ve beklenenden daha kısa sürede taburcu edildiklerini tespit edince, sırf bu uygulamanın ülkeye sağladığı kaynak tasarrufunun 4 milyar 700 milyon dolara ulaştığı görülmüş.

Milyonlarca sivilin ölmesine neden olan İkinci Dünya Savaşı çok sayıda çocuğu da sahipsiz ve yetim bırakmıştı. Alman yetimlerin bırakıldığı bir kreşte çocuklara sağlıklı beslenme ve bakım imkânları sunulduğu halde, yetkililer kreşteki çocuk ölümlerinin önüne geçemezler. Geriye sadece bir çocuk kalır. Bu çocuğun diğerleriyle aynı kaderi paylaşmaması ve hayata bağlanma gücü dikkatler çeker. Araştırma sonunda, kreşte gece nöbetine kalan bir kadının bu çocuğu sıklıkla kucağına aldığı, onunla oynadığı ve sevdiği tespit edilir.

Kültür tarihimiz aslında bu konuda çarpıcı örneklerle doludur. Peygamber Efendimiz ısrarla, yetimlerin başlarının okşanmasını tavsiye eder. Bayramlarda yetim çocuklarının sevindirilmesine daha bir önem verilmesi tavsiye edilir. Dokunmak-dokunulmak bir ihtiyaçtır. Sevdiklerimize dokunmak, her iki tarafı da fiziksel ve ruhsal olarak olumlu etkiler.

Milletimizin selamlaşma sırasında birbirine sarılma âdeti, toplumsal bir terapiye imkân sağladığı bile söylenebilir. Nitekim doktorlar, dokunmanın insanda stres, depresyon ve endişeyi azalttığını tespit etmişlerdir. Uzmanlar, özellikle eşlerin ve aile fertlerinin birbirine dokunmasının terapik bir etkisi olduğunu ifade etmektedirler.

Sevdiklerinize dokunun.

Biz de sevdiklerimize dokunalım hatta sevmediklerimize bile dokunalım, onlara dokunup pozitif enerji verelim. Bakarsınız dostluk köprüsü kurulur...

Hiç yorum yok:

HAKKIMDAKİ HER ŞEY

Yıllardır okuduğum kitap, dergi, gazete vs.lerden not aldığım özlü sözleri, fıkraları, elektronik postama gelen eğitici ve öğretici kıssadan hisse paylaşımları, bazen ağlatan, bazen güldüren, bazen ders veren öyküleri, sağlıklı yaşam önerilerini hayata dair herşeyi blogumda sizlerle paylaşmak istedim.

Amacım öğrenmek, daha fazla öğrenmek, öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak, eğlenmek, eğlendirmek, güzel ve zevkli vakit geçirmek.

Burçlarla ilgim hiç yoktur -"ikizler burcu"nun bildiğim tek özelliği öğrenmeye sonsuz meraklıdır- bu özelliği çok iyi taşıdığım kesin.

Doğa aşığıyım saatlerce doğa belgesellerini izlemekten sıkılmam. Bunda adımın çiçek olmasının ve mesleğimin de etkisi vardır.

Sıkı bir lakto vejeteryanım. "Et, tavuk, balık ve yumurta yemeyen ama süt ve süt ürünlerini tüketen vejeteryanlar" Hayvan sevgim vejeteryan olmamı sağladı.


Klasik Türk Müziği ve eski nostaljik şarkıları dinlerim. Alpay, İlhan İREM, Ajda PEKKAN, Erol EVGİN, Yıldırım GÜRSES... hayranıyım.

Bloguma yapacağınız eleştiri ve yorumlar benim için önemlidir. Bu sayede eksiklerimi görür, düzeltirim. Eleştiriye çok açık olmadığım söylenir ama işin aslı öyle değil. (Lütfen blogumu eleştirip, yorumlarken bunu dikkate almayın çünkü beni değil blogumu eleştiriyorsunuz) Eleştirileriniz doğrultusunda blogumu yönlendiririm ve mutlaka dikkate alırım.

Eleştiri konusunda hayat felsefem: Karşımdakinin beni eleştirmesi için beni çok iyi ve içten tanıması, beni gerçekten sevdiğine inanmam lazım. Aksi takdirde eleştiriye kapalıyımdır karşımdaki insan arkadaşım, dostum aile bireyim beni çok iyi tanıyorsa ve sevdiğinden şüphem yoksa çok acımasız eleştirebilirler ve eleştirirler de ...

İnsanlarla iletişimim güçlüdür -en azından ben böyle düşünüyorum.- Çünkü insanları hatalarıyla kabul ederim zaten hatasız insan olduğuna inanmayanlardanım ben dahil. Bu konuda hayat felsefem Mevlana'nın "Hatasız dost arayan dostsuz kalır" sözüdür. Orhan Gencebay'da bir şarkısında "Hatasız kul olmaz" sözüyle arkadaşlık ve dostluk felsefemi çok iyi tanımlamış.

Fazla duygusalım değişmeyi denedim bu özelliğimden vazgeçemeyeceğimi anlayınca vazgeçtim. Zaten duygusal olmak da insan olmanın bir erdemi.

İNTERNET İLETİŞİM KOPUKLUĞU YAPIYOR MU?

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ZORUNLU OLMASI DOĞRU BİR UYGULAMA MI?

MEDYANIN KÜLTÜR YOZLAŞMASI YAPTIĞINA İNANIYOR MUSUNUZ?

CANIM EDİZ UFUK'UM

CANIM EDİZ UFUK'UM
Hayatımın Anlamı

Blog Listem

CANIMIN İÇİ

CANIMIN İÇİ

Üniversite giriş sınavının tekrar iki basamaklı sınav olması sizce:

Okul öncesi yaştaki çocuklara bilgisayar sizce yararlı mı, zararlı mı?

CANLARIM

CANLARIM
HAYATIMA ANLAM VERENLER

Bu Blogda Ara

Ahh! Kalbim

Ahh! Kalbim
Powered By Blogger

İzleyiciler

Blog Arşivi

HAKKIMDA

Fotoğrafım
AĞRI, Türkiye
Klasik ikizler burcuyum. Yeni şeyler öğrenmeye, yeni yerler görmeye meraklıyım. Doğa tukunuyum.Kendimle barışık bir insanım bu konuda hayat felsefem Tevfik Fikret'in " Hak bildiğin yolda yalnız da olsa yürüyeceksin ve "çoğunluğun doğru demesi benim bu sonucu doğru dememi gerektirmez" sözüdür." İnsanlarla iletişimim güçlüdür ama hemen dost olmam. Çünkü dostluk "sevgi, saygı, güven, özveri ve sadakat üzerine kuruludur.İnsanları hatalarıyla kabul ederim şimdiye kadar hiç hatasız arkadaş aramadım. Zaten kusursuz insan olduğuna da inanmam. Mevlana'nın "Hatasız dost arayan, dostsuz kalır" ve Orhan GENCEBAY'ın bir şarkısında söylediği "Hatasız kul olmaz" sözünü dostluk felsefem olarak belirledim. Fazla modern görünmeme rağmen yeniliklere zor adapte olurum. Eski alışkanlıklarımı değiştirmek, onlardan vazgeçmek zor gelir bana.Benim için önemli olan bir şeyi benim beğenmemdir başkalarının ne dediğini fazla umursamam hatta hiç umursamam. Beğenmediğim tek yönüm hayattaki güçlüklerin beni çabuk pes ettirmesi, olumsuz duygular yüklemesi ve bu duygulardan zor kurtulmam. Değişmeyi çok denedim ama şimdiye kadar başaramadım. Bundan sonrası içinde haydi hayırlısı...Lakto vejeteryanım.