Adamın hastalığına çare bulamayan doktorlardan biri,
kendisine Evliya denilen bir ihtiyarın adresini
vermiş. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın
duasıyla iyileşebiliyormuş.
İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6-7
yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece
masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş
gibi gülümsüyordu.
Adam o yaştaki çocukların tamamen günahsız olduğunu
düşünerek yoluna devam ederken , aniden duruverdi.
Simitçinin üzerindeki eski t-shirt'ün üzerinde bir "E"
harfi yazılıydı. Ve bu "E" mutlaka evliyanın "E"'si
olmalıydı. Aradığı evliyaya bu kadar çabuk ulaşmanın
heyecanıyla yanına gidip bir simit aldıktan sonra :
-Doktorlar benim hasta olduğumu söylediler , dedi.
İyileşmem için bana dua edermisin ?
Çocuk bu teklif karşısında şaşırmışa benziyordu.
Kafasını olur der gibi sallarken:
- Bende sık sık hastalanıyorum , diye karşılık verdi.
Ama dedem , Allaha inananların ölünce yıldızlara
uçtuklarını ve orada cenneti seyrettiklerini söylüyor.
Bu yüzden korkmuyorum hastalıklardan.
Adam içinin bir anda ferahladığını hissetti. Onun
soğuktan moraran yanaklarına bir öpücük kondururken:
- Deden çok doğru söylemiş dedi. Ama ben yine de
yardım istiyorum senden.
Çocuk duasının kıymetini anlamış gibiydi. Karşı
kaldırımdan geçmekte olan baloncuyu gösterek ;
- Size dua edeceğim diye cevap verdi. Ama eğer
iyileşirseniz, bana 10 tane balon alacaksınız ,tamam mı ?
Bu sefer adam başını salladı.. Fakat çocuk bu kadar
büyük bir hazineyi istemekle haksızlık yaptığına
hükmetmişti. Mahcubiyetten kızaran yanaklarını
elleriyle örtmeye çalışırken:
- Uçan balon almanıza gerek yok , diye devam etti.
Normalinden 10 tane istemiştim. :))
Adam elini uzatarak çocukla tokalaştý. Anlaşma nihayet
yapılmış , ayrıntılara geçilmişti. Buna göre
hastalıktan kurtulması halinde 6 ay sonraki Ramazan
Bayramında çocukla buluşacak ve her hangi bir sebeple
gelemediği takdirde , önceden hazırlanan balonların
ona ulaşmasını veya postalanmasını sağlayacaktı.
Adam küçük çocuğun adını ve adresini bir kağıda
yazdıktan sonra , başını okşayarak onunla vedalaştı.
Aradan soğuk bir kış geçip Ramazan'a ulaşıldığında,
adamın hastalığından eser bile kalmamıştı. Hayata
tekrar dönmenin sevinciyle en güzel balonlardan bir
paket hazırladı ve bayramın ilk gününü iple çekerek
randevu yerine gitti. Küçüklerin cıvıl cıvıl
kaynaþştığı bayram yerindeki diğer simitçiler,çocuğu
tanımıyordu. Adam onu biraz ilerdeki bakkala
sorduğunda , dükkan sahibi ;
- Ciğerleri hastaydı yavrucağın , dedi. Geçen hafta
aniden ölüverdi.
Adam bir anda beyninden vurulmuşa döndü. Ve koşar
adımlarla orayı terkederken, önüne çıkan ilk
baloncuya bir tomar para uzatıp:
- Şu an uçan balonlardan 10 tane istiyorum, dedi.
Çabuk ol , gecikmeden ulaşmalı yerine.
Adam satıcının aceleyle uzattığı balonların iplerini
birbirine düğümledikten sonra ,onları besmeleyle
gökyüzüne bıraktı. Bayram yerindeki herkes gibi
baloncu da şaşkındı. Sonunda dayanamayıp:
- Ne yaptığınızı anlayamadım dedi. Neden bıraktınız
onları öyle ?
Adam , nazlı nazlı yükselmekte olan balonları buğulu
gözlerle takip ederken:
- Onları bekleyen küçücük bir dostum var, diye
mırıldandı. Hemde evliya gibi bir dost. Balonları
adresine postaladım sadece.
CÜNEYT SÜAVİ
Akgül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder